0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
57
Okunma
Bir damla düştü yere,
Kırmızıya boyandı toprak.
Ama o damla,
Yalnızca kan değil, rahmetti.
Çocukların gözlerinden süzülen
Her yaş, her dua,
Birlikte karıştı o renge,
Ve gökyüzüne yükseldi.
Rahmetin rengi,
Toprağın damarlarına aktı.
Bir gül açtı her kıvrımında,
Bir zeytin dalı yeşerdi.
Her kabuk çatladığında
Bir tanecik fısıldadı:
“Biz kaybolmadık,
Biz rahmetin rengine dönüştük.”
Toprak kırmızıya boyandığında
Karanlık sanıldı önce,
Ama gök bildirdi ki:
Bu karanlık değil, rahmetin rengidir.
Bir annenin elleri açıldığında
O renk ona umut oldu.
Çünkü biliyordu ki,
Rahmet kanla yazılır bazen.
Ey sevgili,
Senin gözlerin de bilir bu rengi.
Bakışında saklı olan,
Merhametin en derin hâlidir.
Her nar tanesi düştüğünde,
Bir yıldız daha doğar gökte.
Çünkü rahmetin rengi,
Karanlığı aydınlığa çevirir.
Gazze’nin taş sokaklarında
Renkler solmuştu çoktan.
Ama çocukların kanı,
Yeni bir bahar boyadı göğe.
Rahmetin rengi,
Bir gökkuşağına karıştı.
Eksik bir renk tamamlandı
Şehitlerin duasıyla.
Ve biz gördük ki,
Toprağa düşen her zerre
Yalnızca bir kayıp değil,
Bir rahmet kapısıydı.
Ey sevgili,
Senin sözlerin de bir dua gibi
Bu rengi göğsümüzde saklıyor,
Ve her yara merheme dönüşüyor.
Rahmetin rengi,
Hiç silinmeyecek bu topraklardan.
Çünkü şehadetle yazılan her iz,
Cennetin yolunu gösterir daima.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(18 Ağustos 2025)