3
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
236
Okunma
hangi istasyon unuttu adımı
hangi trenin penceresinden düştü çocukluğum
biletim cebimdeydi oysa
ama bütün saatler
aynı gecede durmuştu
sokak lambaları eski bir masalı anlatıyor bana
camların ardında uyuyan insanlar
rüyalarında bile birbirine değmiyor
ve ben, ellerimde paslanmış bir anahtar
hiç açılmamış kapıları yokluyorum
bir defterim vardı
sayfaları rüzgara alışkın
şimdi harflerim, kuş sürüleri gibi
gökyüzünden kopuyor
her harf yere düştüğünde
bir sessizlik daha büyüyor içimde
şehrin ortasında
yürüyen tek ben kaldım
binalar yüzünü bana dönmüyor
her balkon, boş bir tiyatro perdesi gibi
ve ben, oynanmayan bütün oyunların
unutulmuş repliğini fısıldıyorum
zaman, ceplerimde pas tutmuş
parmaklarımda soğuk bir gülüş kalmış
kimseye anlatamıyorum
çünkü herkes
yalnızlığını başka bir dille yaşıyor
ve ben o dillerin hiçbirini bilmiyorum
5.0
100% (5)