0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
57
Okunma
Kıyametle güzellik, yıkımla umut arasındaki o ince çizgide yazıldı.
Her şey yıkıldı Züleyhâ,
Ama sen bir tek bakışınla
O yıkımın içinden gökkuşağı çıkardın.
Ben tufanı sevdim önce,
Çünkü sen oradaydın.
Suskunluğun dalga dalga vururken içime,
Her hecen, kalbimde bir Nuh’un gemisiydi.
Ne kadar boğulsam da,
Senin renginle kurtuluyordum kendimden.
Seninle battım ben,
Ama güzel battım
İnsan sevdiğiyle bile bile boğulursa
Bu, kurtuluş değil midir aslında?
Gökler karardığında
Ben dua etmeyi unuttum.
Ama sen sustun.
Ve o sessizlikten bir kuş çıktı
Kanatlarında bir beyazlık taşıyan.
Senin bakışındaydı,
Tufanla gökkuşağı arasındaki sır.
Bir felaketin içinden doğan
Ve sadece âşıkların görebileceği
Kısa ama sonsuz bir huzur…
Ne zaman ki sen ağlasan
Ben ıslanırdım.
Ve sen ne zaman gülsen
İçimde bir gök açardı ansızın.
Ey kalbimdeki fırtına,
Ben seni susturmak için değil
Sana razı olmak için sevdim.
Çünkü aşk dediğin
Bazen sığınak değil, sel olur.
Bir kere bile elimi tutmadın,
Ama ben sana hep sarıldım
Dalgaların ortasında.
İçimde bir liman gibi büyüyordun
Her kırılışta.
Senin suskunluğunla başladı
Benim kelimelerim.
Ve her şiirim,
Gökkuşağının altına yazılmış
Birer dua oldu.
Beni sevmemiş olabilirsin.
Ama ben seni
Her şeyinle sevdim:
Tufanınla, kıyametinle,
Ve o yedi renkli mucizenle…
Bazı aşklar, tufanla başlar;
Ama yıkıntıların ortasında gizlenen
Gökkuşağı, kalbimin en derin mucizesidir.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(8 Ağustos 2025)