İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
redfer
redfer

o akşamların hüzünlü alacası

Yorum

o akşamların hüzünlü alacası

3

Yorum

15

Beğeni

0,0

Puan

492

Okunma

o akşamların hüzünlü alacası



Zaman, parmaklarımızdan kum gibi süzülürken,
yüreğimizde biriken anıların nostaljik nakışlarıyla can bulur.
Zaman, bir gölge gibi kayıp giden bir şey midir sahiden?
Yoksa köy yollarında bıraktığımız o küçük ayak izlerinde,
annemizin kollarında saklı sevginin sıcaklığında,
eski bir sobanın çıtırtısında titreşen
çocuk kalbimizde mi?

Geçmiş, uçup gitmez,
bir tablo gibi duvarda asılı kalır,
zaman, bir vedadan çok,
alnımıza işlenmiş bir kaderdir öyleyse.
Köy evinin taş duvarlarında,
kavakların rüzgârla dansında,
çocukluğun masum kahkahalarında,
bir ressamın fırçasında donar kalır hep

Eğer geçmiş,
şimdinin ve geleceğin biriktiği bir bahçeyse,
hiçbir şeyi kaybetmedik demektir,
sadece unuttuk,
bir an için,
o bahçenin kapısını aralayan
bir melodiyle,
bir şiirle,
bir resimle nasıl canlanacağını.

Ellerimizde kabaran mavi damarlar,
bir sabah ansızın fark ettiğimiz o beyaz saç teli,
gözlerimizin akında çatlayan ince kırmızılık,
bakışlarımıza çöken hüzünlü bulanıklık,
yüzümüzde derinleşen çizgiler,
yüreğimizde biriken özlemler…
Hepsi, zamanın ruhumuza işlediği birer desen
değil midir.

Çocukken köy meydanında düşüp kanayan dizlerimiz,
annemizin alnımıza kondurduğu o sıcak öpücük,
buğday tarlasının ak çiçeklerle kaplandığı mevsim.
Zaman, saatin mekanik tıkırtısına sığmaz,
bir nesneye hapsolmaz,
ama bir çocuğun gülüşünde,
eski bir türkünün ezgisinde,
yıkılmış bir evin taşlarında,
bir heykeltıraşın yonttuğu izlerde nefes alır.
Ruhumuza sızan anılar,
bir tuvalde üst üste sürülen boyalar gibi,
yaşanmışlığın o kıymetli, paslı izleri…
değil midir.

Zaman, bir şairin kaleminden dökülen dizeler,
hem yakar hem sarar, hem büyüler hem sızlatır.
Köy çeşmesinin başında,
çocukken avuçladığımız suyun serinliği,
yosun kokusu taşların,
eski bir fotoğrafın soluk kenarlarında,
bir ozanın sazında titreşen notalarda saklı
değil midir

Neden korkarız zamanın nefesinden?
Neden titrer içimiz,
bir nostaljik fırtınanın her şeyi silip süpüreceğinden?
Belki korkumuz,
annemizin sesini bir daha duyamama,
o köy yollarında bir daha koşamama,
o soba başında bir türküyle uykuya dalamama korkusu
değil midir.


Zaman, bir iplik gibi,
dünyayla benliğimizi bağlayan bir nakış,
ama o iplik koptuğunda,
geriye maziyle yoğrulmuş bir özlem bırakır

Zaman, bir ırmaktır,
insanoğluyla birlikte çağlar,
ne başı vardır ne sonu,
her şeyi yutmaz, her şeyi bir anda saklar.
Köyün tozlu yollarında bıraktığımız izler,
annemizin dizinde uyuduğumuz akşamlar,
buğday tarlasının kar gibi bembeyaz çiçekleri,
hepsi bir şairin dizelerinde,
hâlâ capcanlı.
değil midir

Mümkün mü zamanı durdurmak, dondurmak, mühürlemek?
Belki değil, ama bir anı çöpçüsü,
o bahçenin kapısını bir an aralayabilir.
Yaşlı bir ağacın gövdesindeki yaralar,
yosun tutmuş bir taşın serinliği,
eski bir fotoğraftaki solmuş gülüşler,
hepsi zamanın izleri
hepsi ruhumuzun silinmeyen mührü
değil midir

O köy evi, kırk yıl önceki yerinde,
zihnimizde bir abide gibi yeniden yükselir,
temelleri sağlam, çatısı hâlâ akar
gelincik tarlası, çiçeğe durduğunda,
bir resimdeki akşam kızılı gibi gözlerimizi yaşartır.
O tarlanın kokusunu,
o evin taşlarının serinliğini,
o sabahların sisini, o akşamların hüzünlü alacasını,
bir türkünün nağmesinde,
bir şiirin dizelerinde yeniden yaşamak için,
her sabah gözlerimiz nemli uyanırız.

Anılar, ruhumuzun kutsal kalıntıları
onlara dokundukça,
zamanın kabuklarını bir fırçayla sıyırır, silkiniriz.
Annemizin gözlerindeki ışık,
babamızın nasırlı ellerinin sıcaklığı,
komşu teyzenin sesiyle gelen ekmek kokusu,
hepsi birer dize,
hepsi birer renk,
hepsi birer özlem
değil midir

hasret, bir bıçak gibi saplanır bazen,
neden o anları daha sıkı sarılmadık diye.
Hayıflanırız, çocukluğun o saf, duru günlerine,
köyün o masum, rüzgarla dokunmuş zamanlarına
dönemediğimiz için.
Annemizin elini bir kez daha tutamamak,
o soba başında bir türkü daha dinleyememek,
o tarlada bir kez daha koşamamak,
yüreğimizi bir kemanın ağlayan teli gibi titretir.

Anılar, zamanın sarmaladığı bir koza,
onlara ulaştığımızda,
gözlerimizde bir damla,
yüreğimizde hem sevinç hem hüzün
Kendimizden değil,
ama kendimize en yakın olanlardan,
sınırsızca sevdiğimiz ,her an özlediğimiz
gözlerimizin önünde bir manzara gibi
solan o güzel insanlardan,
onların gülüşlerinden,
onlarla geçirdiğimiz o kırılgan,
o eşsiz anlardan konuşuruz

Zaman, belki sadece bu anılardan ibaret,
bir çocuğun köy yollarında koşarken hissettiği özgürlük,
bir annenin sinesinde saklı sonsuz sevgi,
bir evin yıkıntılarında hâlâ yankılanan türküler.
Ve biz,
o yüreğe dokunan bahçede, mazinin izlerini
bir fırçayla, bir kalemle, bir nağmeyle toplarız,
hasretle, özlemle, pişmanlıkla,
ama en çok sevgiyle.

Gözyaşlarımızla suladığımız anılar,
yüreğimizde birer çiçek, birer dize, birer renk olur.
Zaman, bir ırmaksa, biz onun kıyısında,
anılarımızdan bir dünya yapar,
gözlerimiz ufukta,
sonsuzluğa doğru bir şarkı mırıldanırız,
annemizin sesini kulaklarımızda,
köyümüzün kokusunu ciğerlerimizde hissederiz

redfer

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
O akşamların hüzünlü alacası Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz O akşamların hüzünlü alacası şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
o akşamların hüzünlü alacası şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
se
sedat hünker, @sedathunker
31.7.2025 16:30:42
Çok güzel şiir sevgiler saygılar selamlar sağlıcakla kal allahın selameti üstüne olsun
Uğur Deneri, @ugurdeneri
31.7.2025 14:55:04
Çook güzel
ŞİİRLERİN ŞAİRİ
ŞİİRLERİN ŞAİRİ, @siirlerinsairi
31.7.2025 14:13:59
Ak ninemi özledim :(

Sonra onun evinin durduğu sokağı. Çocukluk arkadaşlarımı, ebe oyunumuzu, yedi taşı, ipe dizilmiş kestaneleri, tarhana ve kaypancak çorbasını Sonra ak ninemin açtığı su böreklerini.

Aslında ne çok şeyi özledim.

Ve şiir bilinç altımda sakladığım ne çok ânı hatırlattı.

:((

Duygu deryasında hayli derin bir şiirdi. Yüzme biliyorum ama kaç kere battım battım çıktım sormayın:(

Bazı şiirler yazılırken yaşanıyor.

Tebrik ederim.

Selam ve Saygılarımla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL