2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
243
Okunma
Ne gelenim var, ne gidenim,
Bir kapı çalınmaz benim odamda…
Rüzgar bile yolunu şaşırmış,
Kuşlar bile uğramaz artık pencereme.
Ne soranım var “iyi misin?” diye,
Ne anlayan, gözlerime bakınca yüreğimi gören…
Sustum ben, konuşsam içimde tufan,
Ama bu sessizlik bile bana çoktan dar gelmiş.
Yokum ben, bu dünyanın kalabalığında bir boşluk.
Adım var ama çağıran yok.
Dostum yok, gölgeme bile küsmüşüm,
Geceler sırdaş, sabahlar bana küfreder olmuş.
Yalan bir dünyada, bahtsız bir kulum,
Duası cevapsız kalmış bir mazlumum.
Yazılmış alnıma kara kaderle,
Kalem bile ağlayarak yazmış ismimi kederle…
Ben gülmedim…
Bir defa gülümsemek için yalvardım Allah’a.
Ama her duam duvarsız bir boşlukta kayboldu,
Benim payıma yine yalnızlık düştü, acı düştü.
Bir yüzüm gülsün diye gözyaşlarımı sakladım,
Ama dünya acımasızdı,
Ben her gülüşümde biraz daha içimden eksildim,
Kendimi sustura sustura yok ettim...
Ağladım…
Sessizce…
Bağırmadan, yakarmadan…
Çünkü bağırınca “zayıf” derler,
Ağlayınca “ağlak” olursun ya bu dünyada.
O yüzden sustum.
Sustum ve zehri içtim yavaş yavaş…
Ne bir dost el uzattı bana,
Ne bir omuz, “hadi dayan” diyen bir nefes…
Misafir geldiler kalbime,
Ama ev sahibi benken,
Hançerlediler, yağmaladılar,
Ve beni enkaz gibi bırakıp gittiler.
Şimdi her gece mezar taşı gibi soğuk yatağım,
Rüyalarımda bile terk edilmekten korkuyorum.
Aynaya bakarken kendimi değil,
Beni terk edenleri görüyorum...
Ölüm mü kurtuluş?
Belki…
Ama ben her sabah kendi tabutumu kaldırıyorum,
Ve yine de nefes alıyorum…
Alışkanlık işte,
İnsan en çok acıya alışıyor bu hayatta.
Ben hem ölenim burada,
Hem de kendini gömen...
Kendi mezarına toprak atan ilk insanım belki de,
Sessiz, isimsiz, hatırlanmaz biri…
Ama bilsin herkes:
Bu yalnızlık benim seçimim değil,
Bu karanlık kaderin hediyesi,
Ben sadece başımı eğip kabullendim…
Ve bu şiir…
Bir feryat değil,
Bir isyan değil,
Bu şiir bir mezar taşı…
Üzerinde sadece şu yazılı:
“Yalnızlığın adı BEN…”
5.0
100% (4)