0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
193
Okunma

AYNI ŞARKI
– Kazım Demir
Yürüyorum sokaklarda,
ardımda bir gölge geliyor.
Ürküyorum —
ellerimi avuçlarıma doldurup
bağırıyorum
ama sesim yok.
Sabah oluyor:
çocuk cıvıltıları,
seyyar satıcılar,
güneşte kuruyan ihtiyarlar,
cep telefonlarında
görüntülü aşk muhabbetleri…
bir şehrin şafağına uyanan
artı on sekiz imgeler.
Ağaç hışırtısı,
kuş cıvıltısı,
yaprak dökümü.
Bir kız, pencere pervazında.
Bir adam, cep telefonunda —
gözleri kafasının üstünde
dilinde halinden memnun bir ıslık.
Sokakta devam eden aynı ritim.
İlerliyorum.
Saçlarını sarıya boyamış bir gelin,
altınlar tenine işli,
şeker pembe bluzunda
şehvetli bir tebessüm.
Yanındaki kadının kulağına
bir hikâye fısıldıyor.
Beni görünce susuyor.
Sözler donuyor.
Düğün alayı sokakta:
davul, zurna, jöleli saçlar,
ışıltılı kıyafetler,
“mendilimde gül oya…”
Bakışmalar,
çifte telli oynayan kalçalar,
sahte dolarlar havada uçuşuyor
çocuklar kapıyor yere düşen paraları.
Güneşte dizilmiş ihtiyarlar,
hayatın son demlerini içiyorlar.
Buharlaşıp
gökyüzüne dönen bir yağmur gibi.
Serin düşüyor yüzlerine
geçmiş zamanlar.
Bir gün dönüyor,
aynı sokaktayım.
Bir ihtiyar bastonunu sallıyor çocuklara,
öfkesi geçince
o da katılıyor güneşte kuruyanlara.
Bir başka çalgı başlıyor,
yine aynı gelin,
yine aynı pencere,
yine aynı sokak.
Yine aynı bakışlar.
Yine aynı ezgi.
Zaman değişiyor —
şarkı aynı kalıyor.
5.0
100% (3)