Mekke de Vahyin Gölgesinde
İslamın,
İlk ve zor günlerinde. Vahye muhatap, Nübüvvet yükünü taşıyan, Fahrikainat Efendimiz s.a.v.: İnsanlara şöyle diyordu: ‘’Allah birdir deyiniz kurtulunuz’’. Küfrün kiri dökülmüş yürekler, Göğüslerde ki kör gözler, Akılsız kafalar, kafasız kalpler. Nankürlüğün cürmünü, Atalarının inaçlarına yüklediler. Geri adım atmamaları, Hüsranlarını artırdı. Bu sakat insan anlayışıyla, Başlarına mekanı yıkılmış bir inançla, İçlerindeki sonsuzluğu katletmişler. Ruhun açlığını nerden bilecekler? Sömürü çarklarını döndürerek, Şirkin kirini yüreklerine akıtarak, Putlara, Ölürcesine yalvarmaları yok mu? Devlet putunun, Önünde eğilmeleri yokmu? Gönüllerini kafalarına Kurban edenler kurtulamaz. Tevhidin güzelliğini, Ebu Cehiller görse bile.. Çünkü, Göğüslerdeki gözler gör. Mazlumların göz yaşları, Onları yakacak, boğacak. Peygamber ve Tamamlanmış vahye karşı, İnsanı parcalayan bu anlayış, Çağdaş inkarcıların, Kuyruk acılarıyla eş değer. Nasıl bir inkilaba uğruyacaklarını Ah bir bilseler! Mazlum ve garip ümmetin tarihi, Bu tuğyan seliyle başlar. Haklı bir inanç, Hiradan halk kitlelerine, ‘’Oku’’ Emriyle iner. Allahın harikası, kalbin yakıtı. Bu kerim ayetler, Müminlerin kalbine ve ruhuna, Tevhid inançını yükler. İlahi vahvin muhatabı efendimiz. Tevhidin güzelliğini, Nübüvvetin ağır yükünü, Yüreğinin soylu meyvesi sevgisiyle, Mazlumların göz yaşlarını silerek, Gecelerin koynunda, Hidayet ve rahmet kaynağı Kuran’la Heycanını irfan ve ihlasla yoğurup, İnsanları tevhide çağırıyordu. Hem yetim hemde öksüzdü. Vahyin ağır yükü, Kan, ter, göz yaşları... Ardından, Evlat acıları ve ölümleri. Ümmeti için akıttığı göz yaşları... Allaha uzanan bir yolda, Sarsılmaz imanıyla, Dava arkadaşlarıyla, Sevgi güllerini insanlara dağıtıyordu. Şaşmayan sevgisine ödüller kondu. Allahın selamı, Elçilerinin üzerine olsun. Bu tuğyan selinde, İman ve sevgide, Kusur edenler utansın. Sevgi güllerini, Yolan eller kurusun... Hüzünlenmezsen, Hissetmezsen, Eğer taşıdığın kalb böyleyse, Onu kaldır at. Sessis yaşamak günah olarak yeter. Tükenmiş bir yürekle, Hala gülüyoruz. Yüreğimize yağan günahlarla, Kalbimiz imana makber olmuş. Hiç uyumayan düşmana karşı, Tavır koyamıyoruz. Kahrı gazabı düşünmüyoruz. Sırra erip dualarımızla, Allah korkusundan dökülen yaşlarla. Kalb katılığını ah bir silebilsek, İman ve göz yaşlarıyla, Sulanmış yürekler haz bulacak. Güzel Rabbimiz, Rahmetiyle buyuracak. Tecellisiyle doyuracak. Bu dünya yokuşunda, Gönlünü zikir ve tesbihle süsle, İstiğfarla temizle, Yüreğini göz yaşınla yıka. Güzel ameller, Gönüllerimizde çimlensin, Göğüslerimizde açsın çiceklensin. Gözlerimizde fer olsun, Allah bizleri rahmetine boğsun. İstanbul 2006 Ali Kılıç Kakiz |
İlk ve zor günlerinde.
Vahye muhatap,
Nübüvvet yükünü taşıyan,
Fahrikainat Efendimiz s.a.v.:
İnsanlara şöyle diyordu:
‘’Allah birdir deyiniz kurtulunuz’’.
işittik ve itaat ettik ne mutlu