0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
188
Okunma

Sancıların arasından çıkagelmişti sevdanın ağır yükü
En zor gülüşler bile kaybolup gidiyordu gözün gördüğü her yerden.
Lambalar bir bir sönerek sıkıntılı cümlelerle
Dayanma gücü olmayan çığlıkların sesiyle
Acıtan derin kelimeler işitiyordum...
Yıldıran adımlarla sessizce ilerliyordu zaman
Istıraplı gecelerde bardaktan boşalırcasına yağmur bastıra bastıra yağıyor
Liyakatsizliğin içinde hava kudurmuşçasına birçok şeyi yerinden alıp götürüyordu.
Dertlerin tam ortasında yüzlerden düşen binbir parçayla
Işımayan manası büyük kurşuni bakışlar türemiş
Rakımı büyük dağların yarasa kılıklı düşlerini görüyordum.
Ismarlama hasletlerle yıpratılan
Mayası bozuk densizlerle dolup taşımıştı ecvarlar...
Sevdanın yüküyle artık keyfe keder yaşanılıp
Engelin pençesiyle düş ötesine gidilmiyordu.
Vazosu kırık zamanın gülü kurumuşken
Dar boğazlı yollar sevdanın yükünü taşımışken
Ay ışığında doğan aşkın ağır sancılarını serpiştirmişti içimize...
Yükü ağır vakitlerin içinde kimi insanlar hayatın zehrini içti kimisi de göklere çıkıverdi.
Üstü örtülü kazanımlarla mutluluğun seyri kısa süreli değiştirilirken
Katran karası gecelerde görünememişti yıldızlar.
Lacivertin griye olan tutkusuyla göğüne kavuşmak istemişti ama
Üzerinden sevdanın yükü bir türlü çıkaramamıştı...
Kim bilir kaç can sevdiğiyle uyanıp
Ay parçası güzelliğinde umut salgıladı yarınlara dair?
Doğru sevdaların yükü bu denli ağırlaşmışken
Işığı belirsizleri kendimizden uzaklaştırıp
Nedenler saymaksızın sevgiye sımsıkı sarılalım ne dersiniz?
Mehmet ÖKSÜZ
5.0
100% (2)