0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
399
Okunma
Bir sokak lambası gibi duruyordun,
geceye yenik düşmüş bir şehrin ucunda.
Rüzgâr, ceketinin cebinden çocukluğunu çalıyordu
ve sen, konuşmuyordun.
Kirpiklerinde ağırlaşan o yağmur
bir sır gibi süzülüyordu içime.
Bir çift göz düşün,
her bakışında kırılan bir şey var içinde.
Islak…
Ve gri.
Ne tam siyah kadar karanlık,
ne beyaz kadar temiz.
Bir tür unutulmuşluk gibi.
Sesin suskunlukla yarışıyordu.
Her kelimen bir mezar taşıydı,
ve ben, onların arasında
en sessizini okuyordum.
Belki de sen,
en çok ağlamamış bir çığlıktın
kırık cam kenarlarında.
5.0
100% (4)