Çamlıca’nın kanlı olur arkasıÇamlıca’nın pıhtılaşmış baharında gezinirken şarkı söylüyor usul boylular. Renkli ve Peçenekli birkaç boy halinde, kimine değen ışıklar yükseliyordu gölgelere inat. Ne zaman yağmur yağsa üşümeye başlar, mastürbasyonlu gençler. Elleriyle örtmeye başlarlar kendilerini ve kendilerini sıvazlarken arka sokaklarda onlardan habersiz, kaç sevdalı ölmektedir. Ne tuhaf? Şiirimi özlüyorum, didinişlerimi, ve ölmeyi özlüyorum, ne kadar da tuhaf. Bayram kartlarının arkasına yapıştırılan benliğimi özlüyorum, ve sevinçlerimi özlüyorum onlar çalmışlardı benden biliyorum. Çamlıca’nın arkasında pineklerken ömrüm, yine yalnız kalıyorum. Kaldırımlar dışında hiçbir şey yok. Ömrüm, Zerdali yapbozluğuyla Kimine göre en son halini yaşamakta… Ömrümle birlikte asılıyorum Asılmadan, ömrüme değse Halley, Bileklerimden öpse tanrılar, Sonra, dağılan saçlarımdan kurdeleli küçük bir kız çocuğu yaratsalar. Sonra, Sen kalsan ve hiç gitmesen Bileklerimden öpsen usulca… Bayram sabahlarında kanlı olur çamlıca’nın arkası, Sen de orda olursun; ben de orda olurum… …usulca seyrederim gömülüşlerimizi, …çamlıca’nın arkasına yaslanırken. 2005/ nisan İstanbul |