0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
86
Okunma
içinden geçen susturuldu,
çünkü söz, doğarken suç sayıldı.
bir gözyaşı düştü yeryüzüne,
adı yoktu, dili yoktu ama
susarak içti onu toprak..
bir ağıt dolandı bozkırın ucuna,
rüzgâr öksüz kaldı.
göçebe bir bulut,
aşktan mahrum göklerde
sessiz sedasız savruldu.
iç denildi...
bir yudum sevda sanıldı önce,
sonra kanla yoğruldu.
kana kana içildi
tadı acıydı,
ardı sessiz.
ve her damlasında
bir suçun izi vardı:
görmezden gelinen,
susularak büyütülen bir suç..
piç kaldı ardında şehirlerin
sokaklar onu tanıdı,
bir duvarın dibinde
çığlık gibi büyüdü yalnızlık.
doğmamış bir çocuğun adında
yetim kaldı insanlık.
ve her çocuk
suçlu diye anıldı..
hiç denildi sonra,
hiç uğruna bölündü eller,
hiç uğruna devrildi bakışlar,
hiç uğruna yandı yüzler..
oysa tek bir dokunuş
tüm bir yeryüzünü
iyileştirebilirdi,
kimseye dokunmadı, dokunulmadı.
uçurumun kenarındaydı her şey
bir adım barışa,
bir adım yok oluşa.
uç denilmedi...
susuldu.
sessizlik devrildi yüksekten.
barış bir duvar yazısıydı artık,
siline siline silinmiş.
bir çiçeğin araladığı taşta
görülmekten utanmış.
bir ekmeği ikiye bölen eller
çoktan göçmüş.
savaş için lanetler yazıldı göklere,
yeryüzü sustu.
her kurşun, her bomba
bir hayali gömdü
zamansız mezarlara.
ve en büyük suç
suçu görmezden gelmekti.
bir iç vardı derinlerde,
ama dokunulmadı.
bir çocuk bakışı gibi saf,
bir anne duası gibi sıcak,
ama suskun...
ama ulaşılmayan…
içten içe çekildi insan,
hiç bir boşlukta asılı kaldı zaman,
piç gibi sahipsiz bırakıldı hayat.
üç yara
üç ağıt
ve tek bir gerçek:
her yara,
iç’e inen
bir sessizlik merdiveni..
ve her kalp,
kendi karanlığında
bir mezar!..
23 Haziran 2025
𝓡𝓪𝓶𝓪𝓴 𝓚𝓪𝓵𝓭𝓲 / Samim İĞDE
5.0
100% (1)