0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
74
Okunma
Giden herkesin unuttuğu,
Kalan hiç kimsenin sormadığı yaştayım artık.
Adımı bile fısıldamıyor zaman,
Hatıralar sus pus… yalnızca içimde yankılanıyor vedalar.
İçimde eksik kalmış ayrılıklar var,
Dilimde yarıda kalan, sahibine ulaşamamış dualar.
Bir çocuğun gözünden düşen ilk hayal gibiyim ben:
Kırılmış, ezilmiş, ama hâlâ karanlığa umut taşıyan bir kıvılcım.
Zaman önümden geçip giderken,
Ben kendime bile geç kalıyorum artık.
Bir sabah uyanmak gibi değil bu,
Bu, her gece ölmek… ve sabaha varmadan unutulmak.
Susuşlarımı sigaramın ucunda biriktirdim,
Her nefeste biraz daha eksildim içimden.
Tütün gibi sarıldım sevdalara,
Ama her seferinde bir avuç kül oldum ellerimde.
Düşünmek bile acı veriyor artık,
O yüzden susuyorum;
Sesim değil, kalbim ağlıyor sessizce.
Bir sigara daha yakıyorum,
Ve seni unutmamış gibi yapıyorum…
Oysa unutsam…
Belki yokluğunla bir kez daha yanarım.
Gözyaşlarımda iz bırakan artık senin adın değil,
Çünkü sen bile eskisi kadar acıtmıyorsun.
Senden sonra,
Kalbime susmayı öğreten daha derin yaralar tanıdım.
Ve ben…
Artık acının bile sustuğu yerde yaşıyorum.
Bu yıl da kimse gelmedi doğum günüme.
Ama ne fark eder ki?
Ben kendimi bile çağırmadım bu kez.
Yalnızlığımı ceket gibi giydim,
Ve yüreğimden geçen en büyük şişeyi içtim sessizce.
Bugün de geçmiş gibi geçtin.
Yarın mı?..
Zaten gelmeyecek biliyorum.
Çünkü ben,
Senin “gitme, burada kal” diyemediğin o cümlede kaldım.
5.0
100% (1)