0
Yorum
16
Beğeni
4,2
Puan
303
Okunma
Uyuyorsun
susuyor su
teninden süzülen ışıksız bir ezgiyle
açılıyor sesimin puslu kabuğu.
Yaprak, yaprağa değmiyor
sadece boşlukta çırpınan
bir rüya izi.
Nefesin,
incecik bir buğu gibi
kalbimin aynasında eriyor.
Diken,
gülün hafızasında sancı.
Gül,
dikeni içen bir sabır.
Gölgeler
zamandan soyunmuş döngülerde
semaya tutunuyor ağırdan.
Kuşlar,
düşlerle dönüyor gökyüzünde
rüzgârın kanat izinde.
Ve bir gölge
şüphenin gözünden bakıyor
giz’e gizlenmiş sokaklara.
Taş bir bahçede
ritimler yankılanır,
zamanın nabzı gibi,
Tik tak tik tak
vuruyor zamansızlığa.
Beden titrer
ruh üşür
Bir ney,
içindeki hüzünle titrer
dünyanın her köşesinde.
Eriyen ruhlarımız,
zamanın içini oyan
kırmızıdan daha kırmızı bir sızı.
Ve hüzün
kendi gülünü okşayan
sonsuz bir har.
Sevda,
bir ağırlık gibi iner
sükûtun vadilerine.
Kül olur her şey,
ama yanmayı severek.
5.0
80% (4)
1.0
20% (1)