1
Yorum
18
Beğeni
4,4
Puan
337
Okunma
artık bir ses aramaz insan,
zamanın kıyısında kıvranan boşluklara eğilir,
suskunluğun nabzını dinler
ve suya düşen bir gölgenin
hiç yankılanmayan çığlığını taşır içinde.
Ve harfler…
bükülmüş bir rüzgâr gibi esiyor,
dudağa dokunmadan kaybolan,
hiç söylenmemiş bir sözün yankısı
İnsanı saran yalnızlık,
o arzunun eşiğinde
kendi içinde kaybolan bir bedenin ağırlığıdır.
Çünkü aşk,
hep geç kalır kendine
unutulmuş adımların ardında saklı bir kapı.
İçimizde dolaşan,
bize ait olmayan bir yürüyüştür;
Ve kavuşmak
hiç başlamamış bir suskunluğun
yüzü suyu hürmetine sürdürülür.
Aşk,
yakınlık kılığına girmiş bir uzaklıktır bazen.
İki ten birbirine değse de,
hiç dokunmaz aynı anda.
Kalp,
kendi yankısını duyunca ürperir,
bazen,
en derin boşluk
kendi içinde çırpınır.
Zaman erir,
sözlerin içinde çözülür takvimler.
Yoklama alınmaz artık,
ve senin ismin
bir sabahın gövdesinden kayar.
Geriye sadece
oturulmamış bir sandalye kalır.
Aşk,
gelmekle değil,
gelmeyişiyle büyür.
Ve bazen
aşk da kandırır,
gerçeğe benzeyen hayalleriyle.
İçimizde dalgalanan eski yaralar
bitmemiş savaşların hatırası gibidir.
Her susma,
bir başka cümlenin
başsız gölgesi olur
5.0
86% (6)
1.0
14% (1)