0
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
164
Okunma
Masa ve sandalye
Yanında sade kahve, sıcak bir dostluk
Çikolata tadında
Günbatımının turuncu elleri,
Ufku sardığında
İkinci katın penceresinden,
Suyun mavisine uzanır gözlerim,
Zeytin ağaçlarının yeşil fısıltısı,
Mavi denizin rüzgarıyla dans ederken gece yarısı
Yıldızlar ve dolunay gecenin değişmeyen yaz anısı
Taş duvarlar anlatır yılları,
Her taşta bir hatıra saklı,
Benim evim burası, toprağım, umudum, yaşanmışlıklarım
Datça’nın kalbinde sessiz bir düş gibi asılır evimin duvarlarına
Rüyamda gördüm zeytin ağaçlarını,
Secdeye kapanmış toprağın üzerine,
Diz çökmüş sessizce, kutsal bir huzurla,
Her yaprağı, her dalı dualarla dolu.
O an anladım:
Burası benim yerim,
toprağı, ağaçları,
Bir bağ kurdu gökyüzüyle,
Yeryüzüyle, ruhumun derinliğiyle.
Zeytinler değil sadece meyve veren,
Birer sessiz bekçi, yüzyılların tanığı,
Köklerim artık onlarla iç içe,
Her dalda bir dua, her yaprakta hayat.
Taş evim yükselirken o toprakta,
Rüzgâr fısıldar secde eden ağaçların,
Güneş doğar üzerine umutla,
Ve ben o kutsal uyumla birlikte yaşarım yuvamda.