1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
345
Okunma

Bir Türkü den esinlendim.
Oğlanın adı Ömer
Belimi sıktı kemer
Benim ince belime
Yakışır gümüş kemer
Aynalı körük olmazsa
Ben gelin gitmem
Ud kemani çalmazsa
Aynalı körüğe binmem
Gel dağları aşalım
Hilalde buluşalım
Girelim biz kol kola
Çamlıkta dolaşalım
Aynalı körük olmazsa
Ben gelin gitmem
Ud kemani çalmazsa
Aynalı körüğe binmem
Talikacı Nikos, körüğe ayna çeker,
Yaz düğünleri gelir, gök gürler gibi seher.
Ahtapotun kolu yok, kayıp deniz dibi,
Bir çocuğun elinde, kurumuş bir hüzün gibi.
Dükkanlar tozlu, kepenkler dargın,
Esnaf elinde bez, kışla boğaz boğaza.
Bir soba borusu, eğilmiş, yorgun,
Rüzgâr geçmiş üstünden, rütbesini almış aza.
Yaz gelecek, ama nasıl,
Yamalı tenteler altında umut mu satılır?
Nikos yine eğilir, körüğe bir çekiç daha,
Aynada yansıyan: bir yorgun, bir sabırlı hava.
Bir kapı gıcırdar, belki müşteri,
Belki de geçen seneden kalan bir hayal.
Yaz düğünlerine hazırlanır Nikos,
İncecik bir sessizlikte, yıllanmış bir masal.
Talikacı Nikos, körüğe eğilir,
Aynayı cilalar, sanki düğün gecesi.
Knidos rüzgârı, saçını okşar usulca,
Paslı bir menteşe fısıldar: “Hazır mısın Nikos?”
Kış kırmış ne varsa, camı, çerçeveyi,
Yağmur düşmüş sobanın iç hatırasına.
Zeytin yağıyla ovulan eller,
Şimdi cila bezine sarhoş.
Esnaf oturmuş kahvede, işler durmuş,
Kasada marttan kalma bozuklar.
Kimi kışla kavga etmiş, kimiyle barışamamış.
Yine de düğün var, yine de umut var.
Deniz kenarında, çocuklar
Ahtapotun kolunu gösterir birbirine:
“Bak, bunu geçen yaz Nikos pişirmişti!”
Şimdi kol yok, hikâye var.
Ve Terinos geçer uğrarken oradan,
Kasketini kaldırır Nikos’a selam için.
Tontonitos bir havlar, susar.
Bir yaz daha başlar… aynalı körükle, sabırla, sessizce.
5.0
100% (2)