Kederimin sırtındaki bohçası
Doldu taştı dert tıkıla tıkıla
Lal olmuş ki susmuş dilin lehçesi
Anlatmıyor dil sıkıla sıkıla

Bilinmiyor hangi derdin gamlısı
Vurur geçer hedef bilmez namlusu
Her birinin gözünde yaş damlası
Akar gider sel söküle söküle

Aydınlanmaz ay güneşsiz tünlerim
Beşik gibi sallanıyor günlerim
Sürüklenmiş per perişan dünlerim
Sıyrılmıyor ten çekile çekile

Derde düşen sanar bende tek bu dert
Yollar var ki düşer kalkar her bir fert
Her basamak çıkıldıkça taştan sert
Adım adım çık takıla takıla

Yok demeyin çok sırlar var için/de
Arandıkça masum suçlu niçin/de
Bakın hele kimse görmez suçun/da
Yürür gider can yıkıla yıkıla

Deva nedir dertli arar bulamaz
Çölü aşar bir damlası sulamaz
Sökükleri bir yamayla ulamaz
Göz semada yük bakıla bakıla

Gündüz geçmiş elde kalmış gecesi
Beklemeden sıralanır nicesi
Akla düşer yuvarlanır hecesi
Yıkar geçer sır döküle döküle

Kibr öldürüp mezarına gömmeden
Anlamazsın neler gelir ummadan
Devran döner sen gözünü yummadan
Var git yolun bul çakıla çakıla

Ağlatırsan burda inan gülmezsin
Yerde misin gökte misin bilmezsin
Gitsen dahi geri dönüp gelmezsin
Bırakmak zor bil çöküle çöküle

Kötülükler mazlumları bulmadan
Tomurcukken iyiliği yolmadan
Sevgilerin tohumları solmadan
Yorulur mu acz büküle büküle

Baht dediğin kimi kara kimi ak
Azı bulan çok bulana sormaz hak
Nefsi yırtıp buruşturup külde yak
İmtihanmış ver yakıla yakıla

12.04.2025
Kudret Merttürk-Berlin