Şiir Yorumlarım II
Saat üçe sen vardı
Ve üç beş nöbetiydi yaşamak Gecenin koynunda. Avuçlarken yıldızları sunmak için sana İki parmağımın arasında tutuyordum ayı… Bırakıyordum üç beş nöbetlerinde Beni çoktan bırakmış olan hayatı Bir tek sen oluyordun saat üçe beş kala Uyku yastığımı tersyüz ediyordu Saat tam beşe geliyordu Seni alıp gidiyordun Ayan beyan görüyordum Ben galiba ölüyordum Saat üçe sen kala canım Ben durmadan kanıyordum… Ve üç beş nöbetiydi yaşamak gecenin koynunda Ben her sabah Kan kaybından yitirilmiş bir hayata Yeni bir sabah açıyordum Tan henüz kızılken Son bir yıldız seçip dilek tutuyordum… Şimdi, akreple yelkovanı parmaklarımla tutuyorum Dursun istiyorum üçe sen kala zaman Deli gibi dönüyor akreple yelkovan… *** Zararım kendime Rüveyda, ruhun duyar mı şimdi senin? Ben kendimi gerdim çarmıha Adın kesiyor darağacında ipimi Adın dudaklarımı yakıyor Andım var Rüveyda, andım var kendime Bir gün çıkıp gelirsen Kendimi vericem sevinç sellerime... Şimdi değil biliyorum, çağırsam duyamazsın ki Sesim yankılanır mı ovalarında? Sen şimdi çok uzaktasın Rüveyda, sonsuzluk dağının yamaçlarında... İstersen söyle beklemem Ama zararım kendime, sevdim seni Sen sevme beni gücenmem Adını yutarım, sevdan kalır kursağımda Sevdam bir yanardağ, lavlarım kaynamaya durdu Tutamıyorum daha fazla Çığlıklarım donuyor ağzımda Tutulmuyor Rüveyda... *** Tahmini bir süreç bu Belki’lerin ucuna astım gelme ihtimallerini Sonra istasyon saatine göre ayarladım vakitlerimi Hangi vagondasın sen şimdi? Bana doğru mu yolların, yoksa son’a doğru mu bilmeden... Ya gelirsen diye umudu söndürmeden Kaç sabah geçti bu gar da seni beklerken Saymadım inan Saymak gelmedi içimden Kaç hayat geçti de önümden, bir sen Bir sen, dönmedin gittiğin meçhulden... *** Bizden beni çıkar, bir sen kalsın geriye Ama kalmasın aklın ben de... Önümüz sonbahar sevgili Sıkı giyin Sevdiğim o şalı al omuzlarına Ebruli bir desen gibi dans etsin sırtında Aklın bende kalmasın Üşümem ben Aklımda olduğun sürece sen Anıları yakarım bir şilebin güvertesinde Isınırım bir şekil de dert etme... Bir türkü söyle son kez benim için Kulaklarıma dolsun sesin Ve ben artık gideyim Aklın ben de kalmasın sevgilim... *** Gülüm bahar geçiyor ay oldu bak Demir kapı sürgüleniyor üzerime Bu benim mahpusluğum kendime hiç bitmiyor... Görüş bitti, ben bittim, seni nerede, nasıl tükettim? ? ? Gülüm bak mevsim değişiyor Benim gibi üşüsen donarsın, dayanamazsın Nasır tutmamış ellerini kim ısıtır şimdi bebeğim Avuçlarıma doldurduğum nefeslerim Kendi ellerimi bile ısıtmıyor artık Hele yüreğim Hele yüreğim sevdiğim... Titriyor, titriyor da Dona dona, yana yakıla hala seni sayıklıyor... *** Tuzlu denizinin suyunda yıkandı Arındı bedenlerimiz Bir tek şahidimiz vardı O da sır gibi sakladı bizi ikliminde İliklerine işlemişti kıyamadı sevgimiz İstese kalakalırdık sudan çıkmış balıklar gibi Cansız ve gözlerimiz fersiz Ama sır gibi sakladı bizi Akdeniz... Bacamız tüttü dumanını tuttu Tutuştu bedenlerimiz suyunu serpti Serpiştirdi yağmurlar kanadını açtı Aç’tı sevdadan yana kalplerimiz Doyurdu bizi Akdeniz... Kriz@nt€m |
Arındı bedenlerimiz
Bir tek şahidimiz vardı
O da sır gibi sakladı bizi ikliminde
İliklerine işlemişti kıyamadı sevgimiz
İstese kalakalırdık sudan çıkmış balıklar gibi
Cansız ve gözlerimiz fersiz
Ama sır gibi sakladı bizi Akdeniz...
Bacamız tüttü dumanını tuttu
Tutuştu bedenlerimiz suyunu serpti
Serpiştirdi yağmurlar kanadını açtı
Aç’tı sevdadan yana kalplerimiz
Doyurdu bizi Akdeniz...
şiirlerin çok ıslak
çok nemli
...