0
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
72
Okunma
Ayrılık Ateşi
Leyla ve Mecnun misali, Zeynep ve Ahmet’in aşkı da dillere destandı. İki genç, bir bahar sabahı, bir kır çiçekleri tarlasında tanışmışlardı. Zeynep’in gözlerindeki ışıltı, Ahmet’in yüreğinde bir ateş yakmış, Ahmet’in samimi gülüşü ise Zeynep’in kalbini çalmıştı.
Günler, haftalar, aylar birbirini kovalarken, Zeynep ve Ahmet’in aşkı da giderek büyüyordu. Her fırsatta bir araya geliyor, birlikte hayaller kuruyorlardı. Ancak kaderin cilvesi, bu mutlu tabloyu bozmakta gecikmedi.
Ahmet’in babası, işleri nedeniyle başka bir şehre taşınmak zorunda kaldı. Ahmet, sevdiği kadını bırakıp gitmek istemese de, ailesinin geçimini sağlamak zorundaydı. Zeynep’e veda ederken, gözyaşları yanaklarından süzülüyordu. Zeynep de aynı şekilde üzgündü, ancak Ahmet’e güçlü olması gerektiğini söylüyordu.
Ahmet, yeni şehrinde yeni bir hayata başladı. Ancak kalbi, hep Zeynep’teydi. Her gece, onun hayaliyle uyuyor, her sabah, onun özlemiyle uyanıyordu. Zeynep de Ahmet’i unutmamıştı. Ona mektuplar yazıyor, hasretini dile getiriyordu.
Ancak zaman, her şeyi değiştirir. Zeynep, yeni insanlarla tanıştı, yeni bir çevre edindi. Zamanla, Ahmet’e olan özlemi azaldı, mektupları seyrekleşti. Ahmet ise hala Zeynep’i bekliyordu. Ancak bir gün, Zeynep’ten gelen bir mektup, Ahmet’in dünyasını başına yıktı. Zeynep, başka biriyle evleneceğini yazıyordu.
Ahmet, bu acı haberle yıkıldı. Gözyaşları sel olup aktı, kalbi paramparça oldu. Zeynep’in ihaneti, Ahmet’in yüreğinde derin bir yara açmıştı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Ahmet, Zeynep’i unutmaya çalıştı. Ancak ne kadar çabalasa da, onun anıları zihninden silinmiyordu. Ayrılık ateşi, Ahmet’in yüreğini kavuruyordu.
Ahmet, bu acıyla yaşamaya alışmak zorunda kaldı. Ancak kalbindeki yara, hiçbir zaman kapanmadı. Zeynep’in ihaneti, Ahmet’in hayatını karartmıştı.
Gönlümdeki ateşi söndürmeyen ayrılık nasıl oldu?
Yoksa tabipler dert-i ızdırabıma ilaç mı buldu?
Belki de derdime derman bulunmayıp ümitler soldu.
Ne çare olur ki ölmeden, kabir dünyada hâsıl oldu.
Buhranların kasveti hüsran, hicranın felaketim oldu.
Merhametsiz bir zalimin soğuk ellerinde zaman durdu.
Eskiyen duygularım tükenip hayaller de unutuldu.
Ayrılık denilen sille-i kader sonunda bana vurdu.