21
Yorum
80
Beğeni
0,0
Puan
891
Okunma
gökyüzünün sağdeliği bu her kuş atımı hüznün gözlerine değen
bir rüzgar alımı yağmurun eli olsada konmuş bir dar ağaçının çiçekli rüyalarına
iki günlük bu sessiz ırmakların rüveyda natlarına inat
iklimsiz ülke gibi yarası mum aleminde
şükre amel titreyen kızıl dudaklarda yakut
gün ılıman bir türkü yokluk ensende diri bir alımlı es
bir gece bütün duyguları yaşamaya devam ediyor
hangi köz bu limanı azra yakın ruhundan bir emanet çağ
sus ey kara günüme meccezir akıtan gök kuşağın yedi bela tutkusu
aklımda hiçten durgun bir sıfat bu zamanın dişlilerinde kıyama duran
saygının estiği boş nefsimin çölü
yandığım kadarı külle aşk mı baharı
aklımın olmadığı karanlıkta bir türkü gibi nefes veren bu aziz içim
acının hangi rengini üzdü kör gözlerim konuş sana
idrak et ey içimin kuş yuvası etme beni ruhama denk gelenin hüzünlü durusuna
medet ya bıraktım ben ellerimin doğuşunu
etmem bir şikâyet
lutfu aba olanın takdir-i medrese-si sabırı iksandır
böl beni tutkunun gününe bu âciz ruhum ne ilaç ister nede bir gülünün gölgesini
sana geldim , gözyaşımın gün doğumu
içimde yanan bir hüzün yüreği iki günlük abu hayat gibi meksenim dağların bulatlara değen
özgür mavilikler
sona koştum iç yakamda ulu bir çınar gibi tutuştum
ilimli yanım ruhu insanı içti
beşiri bu şaşkın gòzlerim seni gördü
bir hecelik mecal olan kıble gahımda
ezildi lutfu sen üflerken bir meçhul olan
ruhu mekan-ım ufaldı tüm güzelliklerin ben sana koştum sende öz oldum sende kör düğüm beni sen uyut ilk gördüğüm ve tek öldüğümde , derdinde hoş güzelliğinde
sana geldim affa lâyık olmasamda
şükür.