3
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
190
Okunma
Yorgunluğun ağırlığı, sırtımda bir dağ gibi, Her adımda eziliyor, her nefesimde ağırlaşıyor. Gözlerim, yorgunluğun puslu perdesinde bulanık, Ruhum, yorgunluğun derin uykusunda uyuşmuş.
Günler, gri ve monoton, birbiri ardına sıralanıyor, Her biri bir öncekinden daha yorucu, daha ağır. Umutlar, yorgunluğun soğuk rüzgarında söndü, Hayaller, yorgunluğun karanlık gecesinde kayboldu.
Yorgunluğun pençeleri, ruhumu sıkıca kavramış, Sıkıyor, eziliyorum, nefes alamıyorum. Sözcükler, yorgunluğun ağırlığı altında susmuş, Sesim, yorgunluğun derin sessizliğinde kaybolmuş.
Yorgunluğun acısı, kemiklerime kadar işlemiş, Her hücremde hissediyorum, her damlamda akıyor. Yorgunluğun zindanında tutsak, Kurtuluş umudu, bir hayal gibi uzak.
Yorgunluğun ağırlığı, beni yere bağlıyor, Kalkmak, hareket etmek, bir efsane gibi geliyor. Yorgunluğun karanlığında, yalnız ve çaresiz, Yorgunluğun pençeleri, ruhumu sarmış.
Ama bir umut ışığı, yorgunluğun karanlığında parlıyor, Uzaktan gelen bir ses, beni uyandırıyor. Yorgunluğun ağırlığı, yavaş yavaş azalıyor, Ruhum, yorgunluğun derin uykusundan uyanıyor.
Güçleniyorum, yeniden doğuyorum, Yorgunluğun pençelerinden kurtuluyorum. Yeni bir gün, yeni bir umut, yeni bir başlangıç, Yorgunluğun ağırlığı, artık sırtımda değil.
Yorgunluğun acısı, bir anı olarak kalacak, Beni daha güçlü, daha kararlı yapacak. Yorgunluğun karanlığını yendim, Yeni bir güne, yeni bir hayata adım attım.