Târ-u Mâr Göğsümde Acem Bahçesi
Bir damla su idi, bir avuç toprak;
Hem doldu gözüme, hem akıp gitti… Saymadım, ömrümden kaçıncı yaprak; Sararıp düştü de baharım bitti… Hem doldu gözüme, hem akıp gitti… Mazinin dalında güller açardı; Susmazdı bülbülün tatlı bestesi… Nâmeler gönlüme neş’e saçardı; Elimden düşmezdi o gül destesi… Susmazdı bülbülün tatlı bestesi… Mecnun’dan farksızdı Kerem’le Ferhat; Leylâ da Aslı da Şirin de bendim… Nerdedir o ateş, sönmüş mü, heyhat!.. Aşığın bağrını dağlayan tendim… Leylâ da Aslı da Şirin de bendim… Gel gör ki, sarayım yıkılmış, harap; Dost dediğim bile, anmaz adımı!.. Teselli eder mi bir yudum şarap; Sevgili silerken dilden yâdımı… Dost dediğim bile, anmaz adımı!.. Çiçeği açmadan gün be gün solan; Târ-u mâr göğsümde Acem Bahçesi… Eceldir kapımı çalacak olan; Dilinde bilinmez âlem lehçesi; Târ-u mâr göğsümde Acem Bahçesi… 21 Ekim 2008; 01:30 |
Dost dediğim bile, anmaz adımı!..
Teselli eder mi bir yudum şarap;
Sevgili silerken dilden yâdımı…
Dost dediğim bile, anmaz adımı!..
Bu dizelerine katılmıyorum ..Her daim müşterek dualardasın. Seni unutmak mümkünmü..Gül sözlü..