El Olursun...
Gün geçer, devran döner, susarsa garip bülbül;
Bahçende derilmeyen, solgun bir gül olursun… Gezinir yaprağında, sevdasız, hoyrat eller; Aldanma ateşine, kavrulur kül olursun… Dünden yarına miras, sararacak bir resim; Zaman hancı, sen yolcu, sanma bâkî bu mevsim; Toprağa söz kesilmiş, senin değil bu cisim; Ardında toz bırakan, yağmursuz yel olursun… Kim söyler şarkımızı, kim anar sonra bizi; Sır içinde sır saklar, kimse bilmez bu gizi; Bir damla gözyaşının kalsa yanakta izi; Bulutlar ağıt yakar, çağlayıp sel olursun… O eski şarkıların, ağlayan güldestesi; Unutulmuş makâmı, yarım kalmış güftesi; Âh edip inlese de duyulmayan bestesi; Kırık gönül sazında, mızrapsız tel olursun… Şimdi ter-ü tâzesin, dört yanında dostların; Hüznünden uzak durur, şen canında dostların; İyi gün tükenince, dar ânında dostların; Hem unutur adını, hem kırk kat el olursun… 25 Nisan 2009; 11:29 |
saygılarımla