0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
319
Okunma

ABİM VE BACIM
O mazlumdu bir teknede yoğurdu.
Vakit geldi, anam bizi doğurdu.
Dediler ki: Allah böyle buyurdu:
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
Yedirdi, içirdi, kendin unuttu.
Az bulunca, evlatları somurttu.
Bölüşünce, beni bile uyuttu.
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
En yakınım iki abi, bir bacı.
Bacımı bilmiştim, vallah baş tacı.
Yüreğime koydu sinsice acı.
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
Abilerim hacca gitti, hak yedi.
Hakkım helal etmeyince pöh dedi.
Ben Allah’la üleşirim, deh dedi.
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
İkisi de doğuranı terk etti.
Anamız, babamız ukbâda gitti.
Selamı kesince zoruma gitti.
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
Sanki size ben hiç kardeş değildim.
Ezilsem de hiç saygısız değildim.
Bilmiyorum, sizden çok mu sevildim.
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
Nihayet, yaşlandık, kemale erdik.
Elendi unumuz, iplere serdik.
İyi kötü başka kardeşler gördük.
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
Vakit geldi, ayağımız çukurda.
Birimiz Musa’yla gezindik Tur’da.
Gittiniz gideli, hasretim yurda.
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
Duyarsanız bir gün sâlâ sesini,
Helallik adına etmem bahsini.
Ayırırım elbet, yaddan şahsını.
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
Beş metre kefendir, elbet bulunur.
Eş, dost ile namazım da kılınır.
Defindeyken helalliğim alınır.
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
İki oğul, bir de eşim, ağmayın.
Abimi, bacımı hiç kınamayın.
Gelirlerse taziyeye, saymayın.
“Yakında ki uzak olan dostlarım.”
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (2)