"GARİP" NEŞET ERTAŞ'A
Garibin serveti dertli sazıydı
Muharrem ustadan kaldı dediler. "Melo kız" solunda ince sızıydı Çocukken, kalbini çaldı dediler. Ana’yı yitirdi sabi çağında Boynu bükük gezdi çiçekdağında. İbikli köyünde, yad bucağında Gözünün yaşını sildi dediler. Yaralı Ceylandı, sürgün gibiydi Avcı namlusundan vurgun gibiydi. Eş, dost,aşirete kırgın gibiydi Felek Ankara’ya saldı dediler . Ankara’da yaktı bir maral gözü Sineye kor döktü Bolu’lu kızı. Saman pazarının toprağı, tozu Ömründen ömürler aldı dediler. Titretirken sekiz perde sazını Teller ağlatırdı acem kızını. Zâhide döverken iki dizini Leyli yâr aklını çeldi dediler . Görenler şaşardı, mecnun’du hali Gönlünde közlendi sevdanın külü Hâlden anlamayan dedi ki, deli Divâne borandı,yeldi dediler Memleket, minnetle adın anarken Her tutuşan dili Neşet sanarken. Bu gurbetlik yetti ,gayrı dön derken Menzil Almanya’ya oldu dediler. Garip bülbül düştü yine yollara Gölgesi üşüştü gâvur ellere. Allı Turna küstü bozkır çöllere Kelep kelep çile yoldu dediler. Almanyada hâyli zaman kalınca Geçim için düğün,dernek çalınca. Hasret sancısı da mihmân olunca Bir de duyduk Neşet geldi dediler. Sesi inletirken göğün yüzünü Çiğnerdi avazı sözün özünü. Dert,İzmir’de buldu onun izini Hastaymış ,irengi soldu dediler. Anıtı dikildi gönül dağına Kırşehir ilinde, gonca bağına Şan şeref veripte ced ocağına Yoruldu, uykuya daldı dediler. Dostlarımdan BOZKIRIN TEZENESİ Türküleri söylenir düşmez asla dillerden Gönüllerin teline dokunur sazın sesi. Sevgisi hiç eksilmez yerleşip gönüllerden Efsanedir kalplerde "Bozkırın Tezenesi" Leyla’sıydı yazını gelip kışa çevirdi "Gönül dağı’na "yağmur, kar ve boranı devirdi. Göönümüze çok güzel nâmeleri değdirdi Kemânedir kalplerde "Bozkırın Tezenesi " Türkmenoğlu diyor ki; kalpte anısı kaldı Gönlünden gelenleri,sazla söyleyip çaldı. Kırşehir ’i onunla müziğin şehri oldu Şahanedir kalplerde "Bozkırın Tezenesi " Türkmenoğlu ŞÜKRÜ ATAY |
Selam ve saygılar.