SORMA EMMOĞLU
Gurbette sürgünüm, zar-ı Bülbül’üm,
Avazım rüzgara astım emmoğlu. Bozlak türkülere aşiyan dilim. Sızlayan tellere mestim emmoğlu. Seneler tez döker ,burda saçları, Sırtında taşırsın gözü açları. Muhannet kul eder nice koçları, Dedim ben, nereye düştüm emmoğlu . Hercai gezginim güz yaprağında, Savrulur mintanım yad’ın bağında Ne işim var idi el ocağında, Mülteci hallere restim emmoğlu. Ne arayanım var, ne de soranım , Göçmen muhaciriz. ben ve efkârım. Arkabadan yana pek bi naçarım, Bir tek ALLAH’ımmış dostum emmoğlu. Eski anılara susarım bazı, Kuru gazelleri yosarım bazı. Saman alevinde eserim bazı, Gam ile doludur testim emmoğlu. Bozkır seli gibi akasım gelir, Köpürüp bendimi yıkasım gelir. Bütün gurbetleri yakasım gelir, Akılsız başıma kastım emmoğlu. Nasibim yok imiş Çiçekdağında Kavrulur emmoğlun kendi yağında Kimbilir kimlerin uçar göğünde, Telli turnalara küstüm emmoglu. Dost kalem Kahpe felek vurdu şaşırdım yönü, Çıkmaz sokak dolu arkası önü. Yaşım genç olsa da eledim unu, Eleği duvara astım emmoğlu. Türkmenoğlu ŞÜKRÜ ATAY .....Teşekkür ederim.... |
ifadeler sade ve alabildiğine revnaktar..
Yüreğinize akseden duygular şiirinizde billurlaşmış adeta..
tebrik ediyorum.
selam ve saygılar..