kağıttan şehirlerin kibritten sokaklarına metal yüklü bulutlardan kurşunlar yağarken güneşin sıcak nefesi grafon yapraklı çiçekleri ısıtmıyordu
şehrin sokağının sol tarafındaki kübik evler sağ tarafındaki prizma evlerle selamlaşmıyordu o yüzden cırcır böcekli yaz akşamlarında hava soğuk ve sertti
karton banklarda oturan çırpı dalı adamlar kara kara denizlerde mukavvadan gemilerini batırmış kadar huzursuz kasvetli ve düşünceli kiraz sapından ince belli kadınlarsa çok dertliydi kocaman kocaman fötr şapkası olan modacılar hep siyah elbiselerden dem vuruyorlardı
bu karmaşada bu kaosta büyüyen çipil gözlü çilli çocuklarsa şaşkındı ipten sarmaşık dallarından teneke salıncaklar yumuk yumuk ellerini buz kesip üşütüyordu saklambaç oynamak ise imkansız hatta boşunaydı herkes mızıkçı ebe olmak isteyen yoktu
kükürt is kokulu bahçelere naftalin kokulu rüzgârlar eserken parşömen kanatlı kelebeklerle arılar sarı çimenlerde yan yatmış uzanıyorlardı
şehrin ruhani yalnızlığını kanatlarıyla kutsayan meleklerse olup bitenleri izleyip suskundular
........
günler aylar yıllar su akıp geçiyor siyahgeceleri mor günler hızla kovalarken şehirler hep aynı ne ağlıyor ne gülüyorlardı zorla aşkı dostluğu yaşatmaya uğraşan insanlar efsunlu düşlerini dipsiz bir kara deliğe üşenmeden sürekli boşaltırlarken
hayat hep devam ediyor insanlar gizemli şehir efsanelerini kulaktan kulağa oyununu oynar gibi hep birbirlerine fısıldaşıyorlardı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ŞEHİR EFSANELERİ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ŞEHİR EFSANELERİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
:))
ah güzel ülkem dedim gülümserken
ve şiirin içinde kaybolmuşken...
ne kadar inceydi ben, sen derken bile
ve ah anlasak ( ben de) kayıp gidenin kendimiz olduğunu sevgisizlikten...
eyvallah.