UZAKTAKİ KÖY (4)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ***
„HACİZ; Atatürk İstanbul’a geldiğinde yazları Florya Köşkü’nde kalıyor. Bir gün tebdili kıyafet yanında yaveri ile köyleri dolaşmaya çıkıyor. Tarlanın birinde bir köylü öküzüyle birlikte saban çekiyor. Yani ikinci öküzün yerinde kendisi var köylünün. Atatürk’ü tanımıyor. Soruyor köylüye Atatürk: “İkinci hayvanına ne oldu?” Köylü yanıtlıyor: “Haczettiler beyim.” “Haciz mi ettiler. Peki, neden?” “Borcumu ödeyemedim devlete ondan.” “Yahu yakınında Florya Köşkü var. İsmet Paşa oraya gelir, gidip derdini anlatsaydın ya...” Diyalog böyle devam eder. Atatürk buna çok üzülür. Ertesi günü adamı hem köşkte yemeğe davet eder hem de hayvanını geri verdirir. Aradan 90 yıl geçer. Köylüler devletten aldıkları krediyi ödeyemezler. Hemen traktörlerine haciz gelir. Fakat dertlerini dinleyecek kimse yoktur. Çünkü sistem işçiyi, köylüyü, yaşlıyı, emekçiyi sevmeyen bir anlayıştan gelmektedir. Köylülerin traktörlerine el koyan devlet hâlâ baştadır ve aradan tam 90 yıl geçmiştir. Buradan sonrasını artık ben sizin yorumlarınıza bırakıyorum. Bu gidiş iyi bir gidiş midir, değil midir, siz bir gün karar verirsiniz.“ ( Sayın Yazar Müjdat Gezen’in 11 kasım 2024 Pazartesi günü Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınadığı köşe yazısının HACİZ bölümünden aynen alınmıştır. Yaznın tamamını okumanızı öneririm.)
1 inek,
1 yılda 1 ton süt demek, üstüne 2-3 buzağı ekle, dananın erkeğini kes-sat, parayı cebine kat, dişisini sağmak için bekle, hesap; Yılda 2 Ton süt! Bunu düşünmek bile güç; “Kesersen ineğini, yitirirsin onca yıllık emeğini! A be benim öküzüm -ineğin erkeği yani- sana yeter bu sözüm; “Ne köylü ne çiftçisin gayri, hariçten gazel atma bari!(*) Köyde ne okul ne hastahane var, kasabada atelye-fabrika ve serbest meslek arama... İşsizdir köyde erkek, kadın ve kızlar; Sütünü satamazsan, mazot-saman alamazsan, inekleri satarsın, köylü isen batarsın. Durun! birde “’Haciz”i var bunun; Zengine gelmez ama, -hele 5’li çeteye asla- onların milyonlarca borcu silinir, köylüye bindirilir. Traktör mazot ister, ineği saman besler, zarar edeceğini bilerek toprağı ekmen gerek; Tohum, gübre, ilaç pahallı, ne yapsın bu zavallı? (*) Biliyorum, yinede yazmaktan vazgeçemiyorum. Zannımca içinizde çok “Köy Kökenli” dostlar var. Benim bu sığ, (=belkide?) gerçeği yansıtmayan vede kalite olarak edebiyattan uzak şiirlerimi mazur görsünler. Bu krizim zannımca birkaç şiir daha sürecek. Tek merakım; Acaba bu son durumlar sizleri rahatsız etmiyormu?” |