YALNIZLIK ÇUKURU
"Yalnızlık, içimizde derinleşen sessiz bir çukur; ne doldurulur ne de unutulur, sadece kendi yankısında kaybolur."
Dinmeyen bir sızı yalnızlık, Kim bilir, kaç kere düştüm içine. İçimde yanar bir idam mahkûmu; Yüreğim fena halde çırpınır durur kendi kendine. Ne garip... Noktasız, virgülsüz, Canımı acıtır her sessiz gece. Ekmeğime karışmış bir şiir gibi, Yaşamın sonuna geçmeden önce. Kabuk tutmuş yaralar gibi, Ansızın çıkagelen sensizlik, Ben ile kendim arasındaki derin uçurum, Bir kibrit aleviyle başlayan bir nefeslik. O kadar acı, o kadar keder; Sığmaz odalara, duvarlarla üzerime gelir. Sobada yanan bakışlarını üşüten, Ne atılır ne satılır bir duygudur bu, ne de çekilir. Yalnızlık, caddede, sokakta, İçimde büyür, dal budak sarar. Gafletle yaşaran gözlerim, Hâlâ hep seni arar. Kan ağlarken içim, Nasıl da konuşur aynalarla. Bir garip yetim gam küpü, İki ayrı can, iki ayrı damla. Hayat sanki benden uzaklaşır, Susar bir cana hasret dudaklar. Ne zaman sönmeye yüz tutsa umut, Bir çığlık döner içimden, sarsar. İşte o zaman düşer anıların, Boğar o dipsiz derinliğiyle. Bir çift söz yetmez artık teselliye; Bu yalnızlık çukurunda, kaybolur hüzünle... Halil Kumcu 1 Kasım 2024 / Cuma / Ankara |