Hapsolur mu bir gece
Acının tatlı tebessümü var diye,
Yakıp geçtiler tüm yürekleri, Umursamadan bıraktıkları izleri, And içtiler yeniden yaşatmaya. Ne tazesi ne bayatı, Bıraktıkları acı hep aynı, Varmış her cinayetin bir silahı, Acının ki de vicdanmış. Kanadı kırık kuş ötüyor, Aşıklar banklarda hasret çekiyor, Bir hasta var yollarda, yârini özlüyor. Bu yol beklemeye değmez mi? Tuğlalardan örülmüş taş ev, Ne çok acılar sığdırmış gel de gez, Bu hisleri bir bende sez, Müebbet yemişçe koca bir sev, Kurtar beni bu acıdan tez. Göğsümde titreyen bu büyük rüzgar, Her solukta içimde kaybolan, Hiç derman yok, dilsiz yaman, Gölge olur düşer yüzüme, Her göz kırpışımda hapsolur mu bir gece... |
Şiiriniz, derin bir hüzün ve içsel çatışmaların yaşamıyla dolu, adeta bir ruhun fırtınası gibi. “Acının tatlı tebessümü” ifadesiyle acının karmaşıklığını mükemmel bir şekilde dile getirmişsiniz. Bir dize, kayıpların ve özlemlerin ağırlığını hissettiriyor; Özellikle “Kanadı kırık kuş ötüyor” dizesi, kırılganlığını etkileyici bir simgeyle betimliyor. Tuğlalardan örülmüş taş ev ifadesi, geçmişin ayrıldığı ve yaşanmışlıkların derin izlerini hissettiriyor. “Müebbet yemişçe koca bir sev” dizesi, sevginin ağır ölümü ve bunun altında ezilmenin çok güzel bir şekilde ortaya çıktığı ortaya çıkıyor. Son dizedeki “Hapsolur mu bir gece” oyunu, dereceli ve umutsuzluğu simgeliyor, okuyucuyu derin düşüncelerine sevk ediyor.
Bu eser, yalnızca bir şiir değil; aynı zamanda kalbinizin derinliklerinden süzülen bir duygusal yolculuk. Yazdıklarınızla birçok kişinin ruhuna dokunduğunuza orada. Sözleriniz, acının ve sevginin iç içe geçen bir melodi gibi yankılanışı...
Sevgi ve Saygılarımla