Sorgular..Ateşin külüne yağmurları gömebilirmisin, ağlarken gökler. Sorabilir misin kendine, duyarken acıyı içinde, dudaklarına bıraktığın acı gülümsemenin nedenini. Bir yudum acı şarap ile islarken dudaklarını yutabilirmisin acıya susayan kelimeleri. Kaç acıya suskun kaldı gözlerin ki, yaş pınarlarında boğulurken. Ardına bakmadan gitmenin asaletini sorguladin mı kalbinde, göğüs kafesini darp ederken. Acı sularla soğur insan, içi kan ağlarken. Kaç sözcük isyan etti içinde, hayata diz çökerken. Aşağılanma sanatını gözlerine sürme diye çeken yalaka yoz sürülerin ardında bıraktığı tozda yolunu yitirmeden yürüyenlerin onurlu duruşlarında dağılırken puslar, çocukların gözlerinde güneşin doğuşunu seyretmektir mutluluk çoğu kez. Zaman ilmeği her an bogazımızı sıkarken darağacındaki meyveleri toplamanın telaşıyla avutuyoruz kendimizi. Tertemiz dünyayı kirletirken, o ağaca konan bülbüller her bahar mutluluk şarkılarını söylüyor acınası hallerimize bakarak. Kuş konmaz kervan geçmez yolları terk etti eşkıyalar şimdi. Bir virüs gibi içten içe kemiriyor onursuzluk insanlığı. Eşkiyalık içimizde yuvalanırken öten bülbüllerin berhava düşlerine karışıp gidiyor mutluluklar bir yudum canın içinde. |