GÖKYÜZÜNE KALKAN OLUR ***Şiirin hikayesini görmek için tıklayın **Gökyüzüne Kalkan Olur**
Bir gün, ufukları karartan kara bir haber TUSAŞ’ın bağrına düştü. Göklere hakim olma ülküsüne gönül vermiş beş yiğit, toprakla buluşmuştu. Onlar, demir kanatlarla gökyüzünü saran, vatanın bekçileri, özgürlüğün koruyucularıydı. Türk’ün geleceğini savunmak için mühendislik harikalarını yaratan, vatan toprağını havada koruyan kahramanlardı. Her birinin elinde, Türkiye’nin göğsünü koruyan bir kalkan misali tasarımlar vardı. Fakat hain bir saldırı, onları göklerin yüce mavisinden alıp sonsuzluğun serin toprağına yatırmıştı. O gün, şafak vakti sessizdi, ama herkes farkındaydı: Bir fırtına kopmuştu. TUSAŞ semalarında bir çığlık yankılandı. Bu çığlık, göklere hükmedenlerindir. Göğsünde ay yıldız taşıyan her Türk’ün yüreğinde yankı buldu. İlkbaharın serin sabahında, TUSAŞ’ın kapısından adım atan beş yiğit, görev bilinciyle yollarına koyuldu. Onlar, ellerinde sadece birer mühendislik tasarımı değil, bir milletin geleceğini taşıyorlardı. Her biri, Türkiye’nin hava gücünü daha güçlü kılmak için alın teri döküyordu. Havacılığın kalbinde, daha önce görülmemiş projeler üzerinde çalışıyorlardı. Uçaklar, roketler ve göklerde yankılanacak güçlü sesler, onların ellerinde şekil buluyordu. Fakat gölgeler pusuda bekliyordu. Düşman, karanlığın ardına gizlenmiş, hain planlar peşindeydi. Vatanı bölmek, Türk milletinin özgürlüğünü elinden almak isteyenler, bu yiğitlerin yarattığı gücü kırmak için sinsice hareket ettiler. Gökyüzünün savunucularına saldırdılar. Bir patlama sesi duyuldu. O an, göklerle birlikte yürekler de yandı. Vatan uğruna çalışan beş kahraman, TUSAŞ’ın bağrında toprağa düştü. Fakat onların düşüşü, bir son değil, bir başlangıçtı. Gökyüzüne adanmış bu beş can, milletin kalbine yıldız gibi işlendi. Bu kahramanlar, Türk milletinin semaya kaldırdığı kalkan oldular. O gün TUSAŞ’ın koridorları hüzünle doldu. Ancak hüzün yerini kısa sürede bir kararlılığa bıraktı. Onlar, kanlarıyla yazdıkları bu destanı devam ettirmek için oradaydı. TUSAŞ’ın mühendisleri, teknikerleri, askerleri ve her bir çalışanı, gözlerini göklerden ayırmadı. Her adımda, o beş yiğidin emaneti vardı: Türk’ün semadaki gücünü savunma görevi. Her biri birer yıldız gibi gökyüzünde parlayan şehitler, milletin kalbinde taht kurdu. Adları tarihe kanla yazıldı, bu vatan toprağının bağrında, onların isimleri yankı buldu. Vatan toprağı, her damla kanı kutsal sayar, bu şehitlerin ruhunu onurla taşır. Şehitlerin ardından gelen her yeni gün, o kutsal emanetin koruyucusu olan bizler için bir sorumluluktu. Onlar bize, düşmanlarımıza karşı asla yılmamanın, göklerimizi her daim savunmanın ne demek olduğunu öğrettiler. TUSAŞ semalarında yeni projeler yükseldikçe, onların adı her bir parçada yankı buldu. Fırtınalı günlerin ardından, Türk milletinin direnci her zamanki gibi sağlam kaldı. Ve göklerde bir hilal daha yükseldi, şehitlerin anısını yaşatmak için. Bayrağa sarılı destan, düşmana inat dalgalandı. Beş yiğit, sadece gökleri değil, milletin gönlünü de siper etmişti. Onların hikayesi, Türk milletinin özgürlüğünü savunma aşkının bir simgesi olarak her yerde anlatıldı. Her fırtına sonrası göklerde açan o hilal, işte onların kanat sesiydi. Gökyüzüne kalkan olmuşlardı. TUSAŞ’ın yiğitleri, Türk milletinin şerefini ve bağımsızlığını gökyüzüne çelik bir kalkan gibi yerleştirmişlerdi. Her yeni uçak, her yeni proje, onların mirasını yaşatıyordu. Artık, bu kahramanlar birer yıldızdı. Her biri, gece göğünde yanıp sönen, milletin yolunu aydınlatan bir ışık oldu. Ve her Türk vatandaşı, onların mirasıyla geleceğe daha umutla bakmayı öğrendi. Gökyüzünde bir kalkan gibi duran bu beş şehit, tarihin sonsuzluğunda parlamaya devam edecek. --- Bu destan, vatan için canını veren yiğitlerin hikayesidir. Onların fedakarlıkları, gökyüzünün her bir köşesinde yankılanacak, sonsuza dek milletin kalbinde yaşayacaktır. Kalktı yine şafak, bir yara gibi, TUSAŞ semalarında sessiz bir çığlık, Göklere uzanan elleriyle, Vatan için yola çıkan yiğitler, Sessizce düştü toprağa. Kudretle dolu kalpleri, Bir milletin yüreğiyle çarpan, Hain pusuların karanlığında Göklere siper oldular, Bayrağa sarılı destan oldular. Bir rüzgâr esti orada, Şehitlerin nefesiyle. Kanatları kırık kuşlar gibi Düştü beş aslan, Ama düşerken bile, Göğün mavi kalesini savundular. Göklerden inen yıldırım misali, Bir alevdir yüreklerinde yanan. Çeliğe su veren birer kahraman, Adlarını tarihe kanla yazdılar. Bir hilal doğdu gecenin bağrında, Onların sesi yankılandı boşlukta, Bu vatan için her damla kanları, Geleceğe fidan oldu, Türk’ün direnişiyle yoğrulan. Düşmanlar bilsin, bu bayrak inmez! Her şehidin adı, göklerde bir yıldız, Beş yiğidin anısına, Gökyüzünde parlayan ışıklar Her karanlıkta yeniden doğacak. Ve biz biliriz ki, Her toprağa düşen can, Bir milletin kalbinde ebedi yankıdır, Vatan sağ olsun diye adanmış Gökyüzüne kalkan olur. HÜZÜN DENİZİ |
"Ölürsem şehidim, kalırsam gazi" inancıdır Müslümanı bahtiyar yapan. Bu durum, ayette "iki güzelden biri" şeklinde ifade edilr. (Tevbe, 9/52)
Şairler topluma örnek olması gereken insanlar olduğu için sorumluluk sahibi olmaları bir mecburiyettir. Okuyunca işte şiir budur diyor insan.
Eseri kaleme alan değerli şairimi yürekten tebrik ediyorum.
Saygılarımla.