Son istilacı...çokçası, umudu bir kenara koyup, yüzünü karanlığına dönsün ve gitsin diye, kimbilir onlarca yıldır hiç işimin düşmediği tren garlarından bile yolculamışlığım var elbet aşk denileni ama, gerçek denen gözlerin altından başlayıp ve belki sabaha yalnız da olsa uyanmamak olunca _ ki korku asla ölüm değil_ yazıyor insan işte, yazıyor bir mavi düşü yeniden canlandırmak umuduyla ve belki sen ve benden başlasın diye yarın dünya... / bundan en güzel şarkılarımızdan biri değil mi Lavinya.../ şiirle yara sarmışlığımı bilirim ve sonra kıyısına gömüldüğümü de elbet, zaman denilenden doğru yaratamadığımdan ama, unutmayı da öğrenemedim ki ben o trenlerin taş duvarlara gömüldü sandıkları bedenden fışkırmışlıklarımla... kulağım duyacak diye _korkudan_ içimden ne çok şarkılar söylüyorum, bilsen. bilsen sen bile korkardın gözünün değdiği her aynada kendini terk etmişlikten. adın ve yurdunu gizle. ki, söbelenmeyesin buncası boşa geçmişlikten sonra, hayata... çünkü! adı ve yurdu aynı kaldıkça insan _ öğrenmişsindir_ yetmeyecektir son istilacıya... |