KÖŞKÜN EFENDİSİ GELDİ. KENDİMİ İNKAR EDİYORUM
Tek bir şeyi kaybettim hayatımda
Ve onunla birlikte ne çok şeyi... Bunun karşılığında tek bir şey kazandım tabii ki; Kendimi! Yani seni! ... Hâkimler Savcılar Sorular Sorgucular dolaşırken için için içimde; Gah dere gibi akan dertlerle boğuldum Gah şu sahte Dünya’nın seyrine dalıp, kendimi unuttum... Kaç kez uyudum, uyandım Kaç kez tokatladım kendimi saymıyorum bile. Şimdi üzerime giyindiğim şu sözde güçlü fakat acımasız kadınla ne çok eziyet ettim o içimdeki masum çocuğa. Hakikatime!.. Sizlere yetişeceğim diye ne çok ihmal ettim kendimi. Unuttum sevgiyi, sevmeyi. Unuttum en çok kendimi sevmem gerektiğini... Unuttum zamanın zamansızlığını. Unuttum anlar içine saklanan sevinçleri, özümde her daim var olan bilgeliği... Geçmişin kalıntıları, geleceğin yalancı kehanetleri ile ne çok vakit kaybettim. Umuttum o an’ da elimde olanları... Unuttum geleceği şimdide, an’ da inşa ettiğimi... Acının insanı olgunlaştırdığını sanarak ne çok eziyet ettim kendime. Gözlerimin önünden geçenlerin zihnimin bana oynadığı oyunlar olduğunu atlayarak Ne çok ’gerçek’ sandım kendimi... Nerde yalan nerde gerçekliğim, yitirdim hepsini... İç sesimi Sağ duyumu yitirdim ben!!! İç sesimi! Sağ duyumu kaybettim ben!!! Ta ki o gidene kadar. Ta ki o gelene kadar... Yaşarken öldüğümü düşünürken, ölüyken yaşadığımı fark ettim ansızın! Kendimi kendimi! Kendimi fark ettim ben! Ah yalan diyen yalan olsun! Koskoca bir yalan, ’hiç’ olduğumu! Kapının önündeki köpekle uğraşırken Köşkün asıl efendisinin kim olduğunu kaçırmışım. Şimdi kendimi inkar ediyorum ben! Geçtim ’suretlerimizden’ ve sildim hepimizi... Mübarek olsun! Özlem SABA |