mapushane kara bir yer gölgeler saklanır aydınlık yasak sayısız titrer nabız yaşamak ölüm tuzağı belli duvarlar yalnızlığın aynası az biraz ışık keser deriyi kan kokan hava yakar ciğeri çığlıklar hazırlanır hazır ayaklanır hücreler bir bir kan bedenlerden sıyrılır gönülden bir hasret düşer ki yanar yanmaz biter köz uyur dumansa duyulur artık maphusane uyanmıştır
mapushane havası başka yerden gelir mezar taklidi yapar ranzalı yataklar seramikleri düşen yaş taneleri yıkar isli lambalar sönmeyen arzuya parlar kollar yastıkları sarar aşk hala yanar gece gelsin diye gündüzün gözü malumdur kapanır
gece gelir dize böcekler uğuldar bulutlar sessiz şimşekler hassas başağın tadı az su alevli akar gözler kapanır düşlere kadın kaptırılır
mapushane ay gibi gecede parlar dört bir yanında talihsiz ışık toprağı bile utandıren bir yer avlusunda ot bitmez haramdır yasak askerler cigara üstüne duman yakar
gün biter uyanır toprak horozlarda radyo ıslığı otomobiller öter önünde telaşlı kimseler bağırır bakan geldi eve cezaevine yaklaşın dağıtın hüznü serin bir rüzgar savrun girsin tüm deliklere varsın bu hükümlünün garip ciğerine
bu hükümlünün adı rızadır şu geçirdiği gecenin sebebi öldürdüm dediği öldürebildiğine dediği laflardır
demiş ki: -sevdanın adına adım tutsaktır gölgemle büyüyen aşkıma sözüm bile kuraktır sen kaçınca benden ölüm bana hesaptır ölmen gerekti yavrum öldürmek aşkıma bile inattır-
işte böyle düştü rıza buraya böyle içti karanlığını bu yerin bunca sene ziftli duvarlara bakarak ölümünü nefes nefes adımlayarak yaşamaktan yaşamamaya yaşadı yaşadığını yaşamak sandı
öğle vakti sıcak güneş çırılçıplak bulutlar uzak otlar kuruyor kuru gökte ateş kokusu ölen toprağın nefesi rüzgarla tepişiyor
göbekli bakan yollanmak üzere af çıkarılmıştır haberi rüzgarla duyurulmak üzere af ulan af diyor hükümlüler ayaklar esareti eziyor sanki gözler mutluluğun aynası sözler sevebilmenin itirafı öyle bir güzellik sarıyor etrafı çirkinliğin hepsini mapushaneye yollamalı diyemiyorlar ama gerçekten birşeyler hissedebiliyorlar
rızanın gönlüne çekilmiş hapis çıkamaz çıksada ne etse bilemez bu karanlığın tadına öyle alıştı ki hissetse bile eskisi gibi gülemez
tozu dumana hapis herkez ayrıldı işte kimse kalmadı sessiz acı içinde duvarlar özgürlük bilmez ranzalar şafağın yanında yatarlar ve yarınları aydınlatacak mutlu ve huzurlu bir toplum için güya bizim için
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
+2 -Hapis Vakti- şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
+2 -Hapis Vakti- şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
demiş ki: -sevdanın adına adım tutsaktır gölgemle büyüyen aşkıma sözüm bile kuraktır sen kaçınca benden ölüm bana hesaptır ölmen gerekti yavrum öldürmek aşkıma bile inattır-
buraya bayıldım doğrusu çok güzel bir çalışma yüreğinize sağlık beğendiklerime ekledim
öğle vakti sıcak güneş çırılçıplak bulutlar uzak otlar kuruyor kuru gökte ateş kokusu ölen toprağın nefesi rüzgarla tepişiyor .................güzel ve imakı dizeler..
..............resim yetiyor . nazım hikmetinde aynı aynı şekilde resmi vardı . ikisini aynı karede buluşturmak ne iyi olurdu. ...........çok güzel şiir tebrikler selamlar. .........üçümcü dünya ükelerinin kaderi.
Ümid Harun tarafından 10/13/2008 4:59:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
yüreğine sağlık şairim saol
mehmet girişit