-Ölüm Vakti-
kara bir andır
sessiz yavandır susan hep candır kıyamet sezilir ışığı yakışıklı bir elektrik direği sahipsiz kalmış kaldırımlar adımsız köpekler uğuldar açlıkları hesapsız karanlık susmuyor hertarafta sesi gölgesine saklanmış bir kadının eli ve yüreğine çarpan korkunun teni beraberce çırpınıyor sonu belli değil kaybedeni belli yaşayan sevgili yüreğindeki eli ısındıkca tükenir ölesiye korkuyor böylesine sokaklardan saçları iki parmak daha uzayıverdi bak gözleri korkusundan beyaza kesildi ak yüreğindeki korku tohumları filizleniyor saçının her teli bin bir yıldıza varıyor olan olmayan tüm korkular kanına akıyor toprağın üzeri ölümün güzeli yakalarsa seni ölmeyi bilmeli kavruk gözleri adi sözlerine karışan itler her vakit karanlığı su diye içerler ne istediklerini bilmez ama isterler uykuları kabuslu ve acayip puslu ölümden başkasının sözünü dinlemezler yüreği çırpınır gözleri fır fır korkusuna sabır verilse kavrulur akşam üstü geçerken itler peşinde kadının korkusu midesini eritmekte dudaklarına dayanan hava çözülmekte ay bir garip parlıyor sanki hevessiz itler yürüyerek uğuldamaya devam ediyor sustalı bıçaklar çekilmek üzere parlıyor kadının yüreği yerine sığmaz dalgalanıyor vicdan titremez yürek ıh demez arzu dillenmez zevk öldürülür elleri kollarına karışan bir kadın dirseklerine asfaltın tadı yakın itlerin tecavüzüyle susmayacak sakın saçları bile korku tohumu gibi yerde sözleri havada durup sık sık dökülmekte ölümüne tecavüz göğün ötesinde izlenmekte sıkılan beden saldıran neden ölüme güven ölmek istenir süt rengine vuran gökyüzü hala asılı duvarlar sus payı olarak kadını ellemekte asfalt zevke gelmiş güneşe esir düşmekte ölüme varmış kadının gözü ölüme kurmalı ölmek ne demek yaşamaya bile dayanaklı şafağın ızdırabı gün be gün kararmakta istemeyi bilmeyenler ile yaşam azalmakta utanma kimse sevin seninse ölüm nedense ölmek iyidir |