İmkansızdık
İMKANSIZDIK
İmkansızdık biz, olamazdık asla aynı şehirde iki insan, Hiç olamadığımız kadar uzakta, zıt insanlardık biz, O neşe saçardı insanları mutlu eder ve sevilirdi, Ya ben, ben ise nefret saçar üzerdim insanları, Pişman olurdum üzdüğüme bende üzülürdüm. Hani derler ya zıt kutuplar birbirini çeker diye, O iş öyle değilmiş meğer biz öyle sanmışız, O derece imkansızdık, olamazdık biz. O ateşti ben ise su, dokunamazdık birbirimize, ölürdük çünkü. Hani bir çiçeği seversiniz ama o çiçek ölümcüldür ya, Ben çiçeği sevendim, o ise her zaman uzaktan bakacağım, Verdiği kokuyu asla koklayamayacağım bir çiçekti. Belki başka bir evrende koklayacaktım, Belki de o evrende bile olmayacaktık. Uzaktan umutlanmak daha güzeldi belki de, Biz buna alışmıştık. Ellerim ellerine bir defa dokundu, ama sadece selamlaştık. Ama onu sevmek imkansızlığında bile gerçekti. Kalbimde bıraktığı iz, bir ömür boyu silinmeyecek kadar derindi. Başka bir yaşamda belki benim için olursun. Belki bir umutla yeniden seversin beni. Nefes alıyordum almak istediğimde, Seni hatırlamak kadar güzeldi. Yaşamak çok şey denilebilir, ama bu kadar basit olmamalı. Bu yüzdendir ki kelimeler kıfayetsiz, sözler ağır. Uzun yolculukta sana gelmek için koşan, Bir deli ya da uğruna acı çeken bir ruh, Neden mi acı? Çünkü kavuşsaydık hissedilmezdi belki de farkedilmezdi... Bilir misin, Deniz, gökyüzü parlayınca umutlanırdı. Hâlbuki gökyüzü yeryüzündeki insanlar ona hayran kalsın, çiçekler açsın, yeni güzellikler ortaya çıksın, insanlar manzaramda fotoğrafa doyamasın diye açardı. Bu hikayede ben denizdim sen ise gökyüzü... |
Ne kadar güzel.
Siirli günler.