öncesi
hikayeyi ben değil tanrı yazdı
garip anlık hoş gelir yoksa sefer tasında mahcup bir erzak gibi gizlendik heybelerde karanlığın renginden sürdük ,gözlerimiz karardı şafak vakti gecikse bir aydınlık arardık uyku tutmaz değildi köy yerinde selası verilmiş meftanın uykusundan bir tek derin değildi açılırdı perdeler biraz toprak kokardı yorgundu her beden yaş aldık ağaçlar gibi serpilip çoğalırız sandık kurudu gölgesi gövdemize vuran bütün ağaçlar tepelerde kaybolmuş yalnız ağaçlar gibi artık suyu arayan bir kök yok rüzgara hasret bir yaprak artık vakit tamam huzurun duasına kıvrılıp yatmak kaldı |