Düğün patikası...
Dağlarım s/ezginliğini katıyor selvilerime
Dağılıyor gözlerim serinliğinde Bir elma suyu miktarınca aklettiğim seni Yarınlar bir su gibi çekiliyor Katmerleşiyor tiyatrolar Senaryolar Ve ezgiler şarkılarla Bir vahdet gibi bekletiyorum sol yanımda Nasırlı eller yükleşiyor ardı kesilmez kalbimden aşağıya D/okunuyorum bilsen kardan adamlar tepleşiyor beynimde Karnı yârık bir gönül ahında Sana takviyesi belirsiz bir kargaya teslimken Saatler kökleşmiş bir ağlayık Tükenmez bir kalem damlıyor Yutkunan bir deliyi misafir etmek bir düğüne Nasıldır şuurundan küflenmiş hasretlerle Baş kundaklarında hıçkırıklarla davullar zurnalarla Bir deniz kavrulması siluetler Bir huzur molası daha veriliyor dehalarla Ve vurulmuş aya karşı kudurmuşluk sahnesi Hakir değil başı çekmek Huzur varken sonunda Aydın bir ampul sarısında boğulmak suç değil Kırmızı bir kaderin Maviye vurulmuş aydınlığında Ve ezilsin bedduaya çarpılmış rüyalarda Entrika peşinde gezinen gezginler Daha aşağıya inmeli eller Şiir bitmedi daha Yaşama sevincin erimesin diye Kibirli bir mısradır dokunuşlarında Kafa kafaya güncelerden gezinen ellerle Kefaret bir bâkidir Kifayet bir şiyardır Fenâydı gözleri bana bakan Tanrı’nın çünkü Bir masaldır anlattıklarım Neye özverili bir bilmece ardında Sana yakın sır ile Ben bir kardeş düğününde Ortada oynarken Utangaçlık vurulmaz yangınlara Çünkü sular devrilmiş Bir rakı gibi Gönlünde zihinli bir zikir varken Zehir bir zakkum bulaşmış nirvana’sına bademin İster arkasından vurulmuş İsterse kalbinde hamd etmek gibi seni Bulutlar esma değişirken Taassub vurulur tahayyül ettiklerime Tebessüm idrak olur devrimine kundurasının sesinden Çünkü ölmek ve uyku birdi bizim yöremizde... Sonra mürekkebim ellerime Ağzıma bulaşıyor Kendimi hâlim bir kefen bezinde rüyalarla sana takdim ediyorum Sonu hüsran olmadan Kafiyesi sendeleyen bir mutabık yüreğime Kalleş türkülerini tutamadan Unutkan bir sılaya yani Peltek ve ürkek bir dağ şarkısıdır Gezgin imgeler .. |