- Hasbihal -
Yıllar yılı neler gördük ikimiz
Kalp kırıldı, taş kesildi dizimiz Gel ben sana anlatayım biz kimiz Ey gözlerim ey ! İsmail’ce koşuşurduk Mina’da Bilal idik Kâbe adlı binada Cehennemi aştık Turî Sina’da Yay gözlerim yay ! Biz ki calût karşısında Davut’tuk Nasıl Medine’den geçip Roma’yı tuttuk ? Nemrut ateşinde İbrahim unuttuk Vay gözlerim vay ! Kırağı düşer dalına çamlar inler Deşer pencereyi soğuk damlar inler Mezar da ki nice kahramanlar inler Say gözlerim say ! Sorma bu hal nedir ne iştir Yüreğimizi kemiren deccali diştir Bu nereye bu nereye gidiştir Hey gözlerim hey ! Yunus gibi belâ kabında pişsem Mevlâna’yla yansam Mesnevi’yle sevişsem Bir yol bulup şu göklere erişsem Hay gözlerim hay ! O ki kulakları yalnız kaşırdı Nefsi İlâh edip göğe taşırdı Allah’ın sığdığı kalbi şeytan aşırdı Duy gözlerim duy ! Bilesin ki sabır taşı değilim Bu girdabın sonu başı değilim Arş’ı sarsan bir gözyaşı değilim Oy gözlerim oy ! Artık bu ahvalde ok yaydan çıktı Sakağı dörtnala taydan çıktı Çelme takıp dünyasına insanlık Huydan gelipte haydan çıktı Huy gözlerim huy ! - Bil ki ey gözlerim insanlık , İnsanlıktan çıktı !" Serhat Aygün Tüfekçi Sakağı (ölümcül bir at hastalığı) |