Özgürlük Senfonisi
seni anlıyorum güzel kadın
empati kuruyorum senle ve benimle ipe asılmış pankartlara benziyorum ve sen bana benzemiyorsun biz çıplak ve dilsiz birer silüet iki insan aşka susayan dört gözle bir iyi bir kötü olan gelgitli geceler sonunda nice gece ve gündüz varken önümüzde önümde duruyorsun girişi çıkışı serbest hücre olan duvar yüreklerimiz bitap nefes nefese ellerimiz birbirine sarmaşık zincirle dudakların dolaşırken tüm varlığımda yegâne anılar kalır varlığımızdan artık dumana boğuyoruz yaralarımızı iki sigarayla kül tablasında yığılan izmaritlerin valsında canımızı canla başla veriyoruz hürriyet ilan ediyoruz yitirilmiş özgürlükte artık şair bey dediğin adam ben değil ranzalara zincirlenmiş bir ruhsuz gölgeyim seni de anlamıyorum güzel kadın kendimi de ya sen sen beni anlıyor musun güzel kadın prangalı sevmek yakışmıyor bize martılar gibi akıp gitmeliyiz uzaklara fikirlerimizi tutup saçlarından sürmeliyiz bizden uzak sürgünlere kalbinden sürgüne gönder beni kemiklerim çatlamalı üzülmeliyim yitik ağaçlar altında yaralarımı pansumanla be güzelim sürükle beni kendi fikirlerine doğru sen sürükle beni sadece sen gönder sürgünlere sürükle beni taşlı yollarda derim diri diri soyulsun özgürlüğün dövmeleri sayarım çarmıha gerecek sensizlik beni ne de olsa bari sen vur beni gözlerinle senin o yıllanmış şarap tadında güzelliğinle lanetle beni taşlanan şeytan misali çarmıhlara ger beni yeryüzünde kurulan tahtım yok ki kur cehennem mahkemesini yargıla beni biliyorum güneş doğmadan unutacaksın beni ne bir mesaj yazacaksın ne de bir düş kuracaksın nefretini haykırmaya hacetin kalmayacak ne de kabir ziyaretlerine vaktin olacak yabancı kollarda uykuya dalacaksın beni kimse anlamayacak ne sen ne de ferman sahipleri yürekten sevmenin dört büyük günahtan sayıldığı bu çağda…. ….iki gözümün çiçeği…. |