Şiddetli Geçimsizlikten Aşk
Şiddetli tökezlemektir aşkımız.
Vurmayacaktım, istemeyerek ateş aldı gözlerim. Gözünde gözüm kaldı. Yürekten El Kerim’i çağırdım imdada, Vuruldum, müptelayım konsantrasyonuna. Birbirimize sert sert bakıp, kalp üstü düştük aşka. Ağza alınmayacak bir suskunlukla, Dümdüz giderken takıldı gönlümüz. Kızgınlığı battı kalbime, Aşkın vay hali bulaştı kanıma. Ne yaptın ya! Yalnızlığımı bozdun, Ardından dur diyemedim, Nereye gidiyordu, hoşuma mı? Kaşlarını çatınca, bakışlarım detone olur. Hüzün şarkıları makamına oturur. Yutkunma refleksim durur, Kalbim kekeme olur, Şiddetli bahçıvanlıktır aşkımız. Seni sevdim nazından yoruldukça. Gidersem, biriktirdiğim gülüşlerimle karşılarım sonra. Busemi kondururum alınyazına. Güvenipte bırakamam ki seni sana. Hem filmlerdeki gibi değil ki aşklar, Sıkıldığın yerde CD’yi duraklat. Şiddetli geçimlilikten monotonlaşmasın diye hayat, Tartışmak için sudan bir sebep buluyoruz kendimize, Dışarıda yağmur yağıyor mesela. Sanki sorunlarımızı çözdükçe çözülecektik birbirimizden. Aramızdaki sitem bile güzel, birbirimize bağlıyor bizi. Her gün üzenli olarak seviyoruz birbirimizi. Bütün dikensiz çiçekleri getirseler de, Gül kadar sevemiyorum işte... Kalbim kırıldı sana, Ya yanlış özneye kaynarsa. Dal gülünü taşıyamazsa. Şiddetli sükûtluktur aşkımız. Birbirimize bakmayarak ne çok bakardık, Sıradaki suskunluğum da sana gelsin, Âşık olduğuna susar insan. Sevgilim tarafından akrabamdır küsüp gitmek. Sen bana başka bir dargınlıktayken, Telefonumun içi seni çekmiyor. Seni üzdüğü için kendimle konuşmuyorum, Özür dilerim yalnızlıkla söyledim. Sen içine kapanınca dışıma kapandım ben de, Bi temassızlık mı var aramızdaki elektrikte? Kulaklarım sarılsın sesine, hele bir merhaba de. Güzelliğini vücuda getiren trilyonlarca hücre, Birbiriyle iletişim ve bir bütün halinde. Peki ya ben seninle?... Bir tanemle?... Pencerem bana parmaklıkların arasından sensiz sensiz bakıyor. Yollar yorar ama beklemek daha yorar, bilirim. Heyhat! Evden çıkarken yanına dönmeyi almayı unutmuşsun. Bir akşamüstü, sevdiğim küstü, Güneşim yere düştü. Karanlık terk edene kadar geceyi, Bir fotoğrafınla tek hecede tüm maziyi anarım, Şarkılar çalarken seni, Damar damar üstüne gelir, sancırım. İsmin kolumda derine kaçar, kanarım. Aşk imtihanı kalplere kırık veriyor. Dargınlığını not düşer gözümün yaşı günceme. Yazdıkça yazım bozulur, yağmurun fon müziğiyle. Duygular yoğunken ifade edilebilemiyor. Gözyaşıyla ıslanan kâğıda şiir yazılabilemiyor. Gece boyu ördüğüm karamsarlıkları şafak söktü. Saat uykusuzluğu vurduğunda kapım çaldı. Ve karşımda gülen yüzü. Sevgili, zaman aşımından affetmiş aşındırmalarımı. Seni sevdiğim için bir hayat daha yaşıyorum. Şiddetli alışıklıktır aşkımız. Köprüler yıkılınca daha mı çok kavuşturuyor ne? Ne vakit senden gitsem, Aşktan yapılma bir içerlemeyle, Bir şeyler bir eksiliyor, Papatya falı seviyor çıkıyor. Açılıyor kucağımızın parantezleri, Soyup ruhumuzu devri âlemden, Dövüşür gibi öpüyoruz birbirimizi. Sevgilim; kalbimiz bazen aynı anda atmalı, Bazen de faz farkı olmalı, birbirimizin boşluğunu doldurmalı. Sevgilim; ne zaman senden gitsem, Bir romandır gözlerin mutlu sonsuzlukla biten. Şiddetli betimsizliktir aşkımız. Acılarımızı içimize atarız. Velhasıl, hep zayıf sağlık karnemiz. Meftunlukla tıkalı idrak yollarımız. Saçlarımızın rengini düşkünlük siliyor. Sağ gösterip öldürmeyi en iyi aşk biliyor. Gururumuzdan ölmezden geliyoruz. Şiddetli hırçınlıktır aşkımız. Sen bana ne yaptın? Acı çekiyor; Saçım, tırnağım, Aradığınız kişi şu anda bir başkasıyla, benimle dövüşüyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz. |