Lacivert Gece
Sunu;
Yıldızlara tozu savuranlara… ... Şimdi vakit denizi dinleme Vaktidir -Adam; Güneş’in batışına bak Çiğ bir Mısır tanesi gibi Öylece yitip gidiyor Bulutların ardından -Kadın; Tahtadan kolyen Göğsünde Demir’den kafes Ve Güneş’in Deniz’in Şiirin Tarihini yazan Ak mendile bir ağız dolusu Zerreleri dağıtmıştın Gözlerime bak ! Yakalayayım o kesif kalp Ağrısını Alnın alnıma değiyor Öpüyorum en hoyrat halimle Açılıyor sonsuz kapısı Perdesi Çiçekle örtülü odamın Soğuk sevdalara meyilli Yeşil dallarım Çat diye çatlıyorum ! Ne yazıyorsam O ışığı yak bana Gözü ateş kadın Dimdik durayım Bir Çınaraltı viranesinde Heykeltıraş’a ağıtken Heykel Binlerce çekiçte Söyleyeyim o şarkıyı Kirpiklerim ıslak Üsküdar’da bir karanfili vurdular Kollar kenetliydi Zaman yenmişti A’nı Kan ; Sıcaktı Ateşti Özlemdi Kanadım Usul usul kanadım -Sar yaramı Bir heykel kalayım Laciverte çalan Savur bu aymaz düşleri İpi kopan uçurtma gibi Takılayım O kırmızı geminin direğine Denizaşırı Gün olayım Tutayım elini Gelgit içinde yaşamalı demişti Ak sakallı şair Devam etmişti Aşk ; Keman telinde yürümekse Hiç bilmediğin şarkının Ortasında ’Es’lenmekti aşk Sıfır görüşlüydü aşk Üşümendeydi aşk -Ve dilimde Susarak haykırmaktı Aşk... |
Ve ne mutlu karanlıktan sıyrılıp da aşkı yaşayabilene; aşkı yazabilene, her şeye rağmen, diyorum.
Daim sağ olun, var olun kaleminizle, Şair.
Bilmukabele, saygımla.