NARİN'İN HÜZÜNLÜ VEDASI*Şiirin hikayesini görmek için tıklayın **Kayıp Melek: Narin’in Hikayesi**
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi’nde, 21 Ağustos günü güneş her zamanki gibi doğmuştu. Ancak o gün, 8 yaşındaki Narin Güran’ın kaybolmasıyla mahalledeki herkesin yüreğine bir ateş düşmüştü. Küçük Narin, neşesi ve masumiyetiyle herkesin sevgisini kazanmıştı. Onun kaybolması, tüm Türkiye’yi derin bir üzüntüye boğmuştu. Günler geçtikçe umutlar tükenmeye başlamıştı. Herkes, Narin’den gelecek güzel bir haber bekliyordu. Ancak, 8 Eylül sabahı, umutlar yerini tarifsiz bir acıya bıraktı. Narin’in cansız bedeni, köyüne yaklaşık 2 km uzaklıkta, Eğertutmaz Deresi kenarında bir çuval içinde bulundu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Narin’in bedeninin Jandarma Arama Kurtarma ekipleri tarafından bulunduğunu açıkladı. Mahalledeki herkes şoktaydı. Jandarma ekipleri, Tavşantepe Mahallesi’ne giriş çıkışları yasakladı. Narin’in cenazesi, otopsi için Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, Narin’in son görüldüğü kıyafetleriyle bulunduğunu ve bedeninin taşlarla gizlendiğini belirtti. Bu acı haber, tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, olayın aydınlatılması için 4 savcı daha görevlendirdi. Akşam saatlerinde İçişleri Bakanlığı’nda Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili bir güvenlik toplantısı yapıldı. Narin’in ailesi de dahil olmak üzere 23 şüpheli gözaltına alındı. Narin’in hikayesi, sadece bir çocuğun kaybı değil, aynı zamanda bir toplumun yaşadığı derin acının ve adalet arayışının hikayesiydi. Küçük Narin, artık meleklerin arasında, huzur içinde uyuyordu. Ancak onun anısı, sevenlerinin kalbinde sonsuza dek yaşayacaktı. **** Bu hikaye, Narin’in kaybının derin üzüntüsünü ve toplumun yaşadığı acıyı yansıtmayı amaçlıyor. Umarım bu anlatım, duygularımızı ifade etmemize yardımcı olur. Küçük bedenin taşların altında, Bir çuval içinde buldular seni, Narin, Gözlerindeki ışık söneli çok oldu, Türkiye’nin kalbinde derin bir yara, Diyarbakır’ın bağrında açıldı kapanmayan. Umudun tükenmez diye bekledik hep, Belki bir haber gelir, Belki bir gülümseme döner yüzümüze, Ama o sabah, kara haberle geldi, Tüm ülkenin kalbine saplandı acı, Bir yavrunun susan nefesiyle. Narin, adın artık umut değil, Kederle dolu bir yankı oldu, Gökyüzüne bakarken seni aradık, Yıldızların altında, seni bulmayı diledik, Ama şimdi o yıldızlar da hüzünle parlar. Küçük ellerinle ne düşler kurdun, Ne oyunlar oynadın sokaklarda, Ama biri çıkıp aldı seni, Hayallerini, sevinçlerini, Bir çuvalın içine sakladı. Kimdir bu kadar acımasız, Kimdir bu kadar zalim, Bir çocuğun gülüşünü susturmak? Şimdi bir ağıt yükselir Diyarbakır’ın üstünde, Tavşantepe’de yankılanır her yürekten, Narin’in adı, acının simgesi oldu, Sessiz bir çığlık, sonsuz bir hüzün, Toprakla örtülürken küçücük bedenin, Hepimiz bir parçanı toprağa verdik. Narin, seni unutmamak için, Bu acıyı unutmamak için, Dualarımızı gökyüzüne yolluyoruz, Küçük bedenin, sonsuz huzura ersin diye, Bir daha hiçbir çocuk, Senin gibi solmasın diye... |