Dönüşü Olmayan Yol
Valizime umutları dizip yol alıyorum, hüznün yıkık vadilerinden alaca atların şahlandığı bozkırların düşlerine
Katrandır geceler İçim pare Dışım hâr Örselenmiş hayatın yüz görümlüğü boynumda Koynumda acıdan kavrulmuş çocukluk hayalî Çalınan yıllarımın ağlayışları var beşikte Yüzümde kesikler var isyan ettiğim her güne Hayalinde yaşadığım hayatın ruhu var yorgan altında sarıldığım Gözlerimde akıttığım yaşların , yağmur ile karşıtlığı beddualar var dualarım da İntihar eşiğinde sayıkladığım uykular şahittir, ölüme hasret rüyalarda mutlu olduğumu Kaç gece öldüm bilmiyorum karanlık bir odanın bekaretinde Kör kuyularda hapsolan vicdanların elinde kan bulandı bahçelerime Darağaclarım vardı benim,hergün birini astığım Cehennem kapılarında nöbet bekleyen şeytanın kucağına attığım nefretlerim Zehir diye ektiğim tohumlar filizledim, günü geldiğinde altın tepside sunacağım Kinimin, öfkemin ve haykırışlarımın sağır edeceği isyanımı bir kuş kanadında saldım gökyüzüne Korkmuyorum artık Yezidleşmiş kulların kılıcından Vahşilerin kan emici mızrağından Yürüyorum haramilerin üstüne Kırk değil kırık bin kere lanet okuyorum Yaşamak istiyorum Sana gelmek istiyorum Sana geliyorum Sevgilim Yakub’un hasretiyle çıktığım bu yolda, a’mâ olmadan varacağım yolun sonunda kucağını aç bana Vatan kuracağım gözlerinde,cennet ol çıktığım cehenneme Ellerim kan çanağı Gözlerim yaşlı bir rındın ölümü Mehmet Uzun kitabında Can ver ruhuma Bedenim yetim umutların kurak toprağı Yağmur yağsın yurdunda, yediveren gül olayım yarınlara Mahzun bir yürektir bendeki Merhametin acizliğinden geliyorum Kör bakışların viran ettiği şehrin enkazından çıktım Koşuyorum sana Yolum şaşmaz biliyorum ne çıkarsa çıksın karşıma Peşimde küfrün canavarları var Bir örümcek hayaliyle giriyorum şimdi mağaraya Aminlediğim dualarım başucumda Al beni koynuna sığınayım yaradana Vuslata kavuşmanın sevinciyle çıkarayım hançeri bağrımdan Yâr’alarımı sarayım derman olsun dudaklarında Kalbimin karanlığına gündüz olan yüreğinde sakla beni Üşüdüğüm güneşin gecesine inat anlatayım haram dillere Gülüyorum Ve artık Üşümüyorum Şahlanan atın bozkırında savur beni mutluluğun kucağında...... |