Kederli Kediler ŞehriElimin altına bir top beyaz Kefen bezinden bozma bir iyilik hâli Kime niyet kime kısmet diyecektim Tuttum dilimi Belki bu sondur Baharda her şey ulu orta yeşil bir iç döküş Nereden baksan tutarsızlık Nereden baksan açık saçık kahverengi Dünyadaki açlıktan söz etsek Gazze’de ölen çocuklardan Burnundan kıl aldırmayan umursuzluk Sözde barış çığlıkları protesto edilen diş macunu Annem ölmeseydi Paris’i hatta Helen’i bile severdim Greta Garbo olmadan sessiz filmi Şarlo’suz komedi Keloğlan’sız masalları Vebası yüksek doz bu asır Neyi neyin yanına yamasak çok yanlış Retrospektif bir tarz değil snobluk desem Hemen köşede sallanan bir parmak Atları da vururlar dedi birisi Susmak tek çıkar sokak, korku dağları aştı Bence bir yanlışı düzeltmek doğruyu konuşmaktan zor Öyle bir an geliyor çivi çiviyi sökmüyor Ateş yıllar var sönmüyor Hâlâ ümidim var ile umutlanıyorum Bir cümlenin anlama bozukluğu mu Anlatma bozukluğu mu karar veremedik Kediler ve köpekler bir şehrin boy aynası Birçok şeyin değişebilirliği tartışmasız zaman aşımı Bir sevgili için evi barkı boşlayıp Başka bir ülke La Seine kıyısında buruk bekleyiş Şanzelize ışıklar ve şaşaa Ne diyecektim ki mazeretim vardı aşk başka bir şey Anne hasreti baba özlemi Çıkıp çıkıp gelmek yeniden Kadıköy’e Sahilde martılar Kuşkonmaz camii Ezan sesi içimde ezilen toprak kokusu Durmadan çağıran o sessizlik Eski bir sahafın tanıdık sesi Eminönü’nde balık ekmek Bu deniz kokusu bu martı çığlıkları pek yaman Usul usul açıyor bütün yaraları En zoru ne diyeceksen Burnumda jilet gibi bir sızı Bırakıp gittiklerin arkanda değildir ya... |