Nikebu
Gel Nikebu
Bana çıplak ayakla kendimde dolaşmayı öğret Kendime selam vermeyi Selam almayı tokgözlü yanımdan Kumaşların madenlerin karmaşık hesapların telaşların noksanlıkların öldürmeği yanımdan Tabutumu taşıyıp musallaya koymaktan bıktım Bir topaç gibi kendimi döndürmekten Baş dönmemden Kendim için iyi bilirdim demekten bıktım Ne kadar tamsın Nikebu Daha doğrusu ne kadar sensin İnsansın Çok aramanın tam bir kaybetmek olduğunu kimden nereden öğrendin? Anlat bana Denizle anlat rüzgarla anlat yıldızlarla yakamozlarla Ay ışığı serperek yüzüme kumsalda sürükleyerek denizde boğarak ufka fırlatarak muhteris yanlarımı dökerek üzerime beni cayır cayır yakarak kanda gözyaşında yeşeren bir şafakta beni asarak anlat. Elimden tut küçük bir çocuk gibi beni gezdir hiç görmediğim yerlerde. Ne kadar çok görmemişim duymamımışım bilmemişim yazmamışım aslında hiç olmamışım diyeyim. Atalarını anlat bana.Tahmin etmişlermiydi bir gün art niyetli pusulaların ve haritaların kıyılarınızı bulacağınızı? Biliyorum bazı gözbebekleri kadar korkunç bir ejderha yoktur.Sahi siiz nasıl yakalıyorsunuz göz bebeklerinizle yıldızları?Ben hiç yıldız görmedim Nikebu.Göğe hiç bakmadım şimdiye kadar.Bir fısıltı kadar duymadım kendimi. Gözbebeklerinizde denizi sahili ağaçları görüyorum .İstiridyeleri ceylanları kaktüsleri.Çocuklarının inci dişleri gökyüzünü gülümsetiyor.Okuduğum eski bir hikayeyi hatırlatıyorsunuz bana.Benzerini yazamayacağım bir hikayeyi. Sahi çocuklarının yüzündeki mutluluk kaça Nikebu? |