Biri Beni Gözetliyor...Biliyordum!" Dedi Tanrı... Öylesine derin bir sessizlikti ki o anlarda yaşadığın Üçüncü kişileri *kendi ellerinle boğuyordun Moraran yüzleri griye çalıyordu her birinin ay ışığının beyazında Ötelerden bir ses ise yalvarıyordu çaresizce; "Ne olur tut beni... tut ne olur! Kayboluyorum karanlığında"... Ki Hüznün o çağrısına Çılgın coşkunla eşlik ediyorken sen de nefes nefese, aynı şeyi soruyordun her seferinde boğduğuna; " Ruhuma dokunabilir misin? " "Biliyordum!" Dedi Tanrı... Her gölgede o vardı! Dokunduğun her tende... Öptüğün her dudakta... Yazdığın her şiirde... Akıttığın her gözyaşında... Ve Aldığın her nefeste uzak kıyılara seyahat eden sessiz bir gemiydin, gezginliği meçzupluğunda aşkın Ne kadar ustalaşmış olsan da öldürmekte Çıraklıktan öteye geçemediğin tek şeydi yaşatmak! Bu kalpsizliğine şahit bulunamadı ya hiç bir zaman ...! Eğer Kuğular gibi olsaydı insanlar Katlanılabilir olurdu tüm bu günahların belki... Belki de Kaybolurken tüm sesler zaman labirentinde Çırılçıplak yıkanabilir olurdu gölgeler Gözyaşı göletlerinde... Kim bilir... Hadi! Tek bir kez ... Tek bir kez bakıver *bu sefer, boğduğunun o gözlerindeki en derine Ve Sor delice korktuğun soruyu; " Ruhuna dokunabilir miyim? " (Yıldıray Kızıltan) |