BİR VARMIŞ BİR DE YOKMUŞ ŞAİR...Bir düş bir sancak bir de sen… Ey, makûs kaderin ederinde saklı hicap dolu ten: Aşka s/on kala düşülesi bir kuyu bir huşu ki dinlenen Nefsine köle bir nefes misali dillenen Renklerdi kör kuyunun aşüfte perisi Sözcüklerdi Nasıl da kekremsi Bir ıssızlık yalayan yüzümü Ve mukaddes düşler Göğün sarnıcı olsam ne ala Lakayt gölgelerden uzak alabildiğine Yerkürenin dilberi iken çiçekler İçre yolculuk, dış sesin asla Olmadığı kadar kölesi Huzura biat çırpı bacaklı kalem Bir nükseden Bir neşreden Şiire sevdalı nesrin Ebediyete intikal eden aşk denen neferin Solgun isyan bardağı Şekli şemaili Unutulmuş lebideryanın makamı Hüzünse bir keşiş Hazanda saklı leşi Dökülen yaprakların tüten buğusunda saklı Elem iken nazarında duyguların Bir âlem ki iç dünyam Ve işte keşi dünün Ve işte münafık gülüşü ölü dürtünün Sakıncalı bir konuş Sevdalı bir zemheri Kaynakçası aşk iken Matemi ön yargılı Besleyen ve bestelenen Beyhude iç çekişlerin Dilberdudaklı lalaların Ederinde saklı Üstüne dökülesi benzini Bir kadehte diken Dibini görmek ne ki acıların Dip dibe yaşamakla sökün eden Açıların Mahzeni ve mabedi ve mahremi Sözcükler gibi yassı Aşk gibi kasıtlı Hüzün gibi yaslı bir güne meyleden Ölüm öncesi ölmekle eş değer Ölüm sonrası doğmaksa ayrı bir kader Esefle tüten nasıl ki keder Hani, bir avuç külden Hani, ruhumda solan gülden Hani, mahşeri kalabalığın İsyanından yaka silen Bir düş perisi Bir de ilhamın esintisi Ölgün ruhlarınsa tek temennisi Acı çekmeden sevmekle eş değer Bir yonga bir yontu bir de yorgun ruhun metaneti Ölüme dahi rest çeken Atıl yüreklerin Bir batında doğan batıl düşleri Yorgan misali Sıcak ve nemli Bir yargı ki: Evrenin tevafuk yüklü eseri Acıdan beslenen bir ırksa içimin dip âlemi Hüznün reşit sözlüğünde rücu Eden devasa bir sarnıç Endamlı bir sarkaç Namı almış Yürümüş ne ki aşkın Boyumu aşan şaibeli gölgelerin Ç/ağrısında saklı Akı gözlerin Alın teri misali Esintisi Cahilce bir beste Geri dönüşümü umarsız bir güfte Şiirden de çok iken şairin yükü Taşıdığı en derinde Taşmakla mükellef Zorba bir göğün Zenci bir gecenin Zaaf yüklü melodinin Kulağı tırmalayan nüktesi Mademki Bir varmış bir de yokmuş şair Metaneti ile süzüldüğü ömür Denen ölümcül güdünün Hem esri hem eseri hem esareti Na’şı solgun Neşesi süzgün Nakşında kalemin Aşılası ne kaldı ki ölüm sonrası? Aşılası ne kaldı ki ölümün çaresizliği İzbelerde dahi hissedilen O menfi o yorgun o delişmen Esintinin mealinde saklı Şairin makûs talihi Şeceresinden sızan bir teselli Siması da simyası da döngünün s/onsuz rahmeti… |
Aşk gibi kasıtlı
Hüzün gibi yaslı bir güne meyleden
Ölüm öncesi ölmekle eş değer
Ölüm sonrası doğmaksa ayrı bir kader
Esefle tüten nasıl ki keder
Hani, bir avuç külden
Hani, ruhumda solan gülden
Hani, mahşeri kalabalığın
İsyanından yaka silen
evet dost herkesin derdi bir başka bu yalancı dünyada yüzümüze gülüp çulumuzu dahi alır bir türlü vermeyi bilmez sen söke söke almadıktan sonra kutlar size esenlikler dilerim...