BİZ ARKADAŞTIK
Papatyam!
Bir ömür, umutlarımı ve hayallerimi En önemlisi de arkamda seni bıraktım Bir gün sana kavuşmak hayaliyle Buralarda ölüme inat direniyorum Bilmiyorum daha kaç günüm var? Daha kaç gecem sensiz geçecek? Geçen günleri, geceleri ne bildim, ne de saydım Çünkü sen yoksun Papatyam! Bir Ankara’ya gelsem Ve yine seninle okul yolunda yürüsek Biliyorsun, okul yıllarımız çok zordu Sokakta sağ sol çatışması vardı Sonrasında 12 Eylül darbesi Biz de mağdur olduk, yandı canımız Beller ödedik ama tüm bu olanlara rağmen Çocuklar gibi mutluyduk Yaşadığımız yer gece kondu bölgesi Yol, su ve elektrik yoktu, kaldırımlarımız yoktu Yollarımız topraktı, yazın toz, kışın çamurdu Okuma yazmayı gaz lambası ışığında öğrendik Kışlar soğuktu, sert eserdi rüzgârlar Yüzümüze vurur, buz kestirirdi Yanaklarımız kızarırdı Kara, bata çıka okul yolunda yürüdük Tek derdimiz okula ulaşmaktı Çocukluk işte, korkuyorduk Herkesin bir hikâyesi vardı Belki de gönlünde bir sevdiği Söyleyemezdi çoğu kez, aşkını içinde yaşardı Herkesin geldiği yöreye göre gelenek ve görenekleri vardı Ama biz arkadaştık Sahiplenirdik birbirimizi Mahalledeki kızlar namustu, bacıydı Herkes birbirini tanır, selam vermeden geçilmezdi Yerli malı haftası yapılırdı Aşı yapılırdı, korkardık canımız yanacak diye Okuldan kaçmaya çalışanlar olurdu Yakalanır zorla da olsa aşı olurlardı Süt tozu verilirdi Traktörlerde satılan suyla, ihtiyacımızı giderirdik Yaşadığımız yer adı üstünde gecekondu Evimizde hizmetçi yoktu Her işimizi kendimiz yapardık Oyuncak yoktu, kendi oyuncağımızı kendimiz yapar Onlarla oyunlar oynardık Yediğimiz meyve çekirdeklerinden Gazoz kapağı, misket ve sigara kâğıdından Ütmesine oyunlar Yakan top, körebe, saklambaç, çelik çomak, kuka Çember çevirme, istop, bazen de uzuneşek Yere, okuldan çaldığımız tebeşirle çizgiler çizer Taşla seke sek oynardık, kızlar ip atlardı Kendi yaptıkları oyuncak bebekleri olurdu Park yoktu, kendi salıncağımızı kendimiz yapar Birbirimizi sallardık Yırtık ve patlak topun peşinden koşardık Bayram harçlığımızı aldığımız zaman çok mutlu olurduk İlk gittiğimiz yer de bakkal olurdu Sonrasında Gençlik Parkı, bir de bisikletçi Kış günlerinde soba üzerinde tuğla ısıtılır Sonra ısıtılan tuğla bir beze sarılıp yatağın içine konurdu Böylece o soğuk gecelerde ısınırdık Ayrıca kışın, kestane pişirmek lükstü Mısır patlatırdık yanan sobada Gündüz kartopu oynar Kendi yaptığımız kızaklarla kayardık Gazozun içine leblebi atar Köpürtüp taşan gazozu yere dökülmesin diye de Ağzımıza emzik misali götürüp höpürdeterek içerdik Yedek elbisemiz yoktu Bazen annelerimizin yama yaptığı elbiseleri giyerdik Yeni elbiseler ancak bayramdan bayrama alınırdı Adeta çifte bayram yapardık Bayramlarda ev ev gezer, el öpüp şeker toplardık Teksas, Tommiks, Zagor, Karaoğlan Bir de Gırgır filan okurduk Bu kitaplardaki gibi olmasa da Kendimize tahtadan kılıç, kalkan, tabanca, tüfek Ağaç dallarından sapan, yay ve ok yapar Mahalle aralarında savaş yapardık Yazın açık hava sinemalarına giderdik Evcilik oynar, bahçede ev yapar Birbirimize misafirliğe gider Çamurdan yaptığımız bardak ve tabaklar da İkramlar yapardık Yazın, akşam oldu mu komşuların meyve bahçelerine dalar Adeta ağaçlar da sahiplerine yiyecek meyve bırakmazdık Bu anlattıklarımı kimseler bilmese de Sen yaşadığın için bileceksin Çünkü biz arkadaştık… |